ne kadar uzak olursak
o kadar iyi diyemiyorum
yüreğimden sarkıp
bileklerimi sımsıkı bağlayan
zincirdir vicdanım
ne elim-ne kolum kallkar
Şimdi derin uykulardasınızdır
Kömür sobasından çıkan aydınlık
yaprak yaprak vurmuştur yüzünüze
koyun koyuna yatmıştır yürekleriniz
doğduğunuz günün masumluğu
yüzünüzün astarı olmuştur.
İnsanoğlunun çözmesi gereken en büyük problemi nedir acaba? Biraz düşünelim bakalım, mesela maddi anlamda yaşanan sıkıntılar, bunun üzerinde düşünelim; bu sıkıntıyı yaşayan insanlara soracak olursanız onlar için kuşkusuz en büyük problem bu sıkıntıları aşamama sorunudur ve kanımcada onların penceresinden bakıldığında aklıdırlar.
Yine bir çiftçiye soracak olursanız zaman ve şartlara göre farklı cevablar almanız mümkündür.zaman ve şartlardan kastım şudur; örneğin ekim ayında
sorarsanız yağmurların yağmadığından şikayet ederler.(Hoş bu sene alabildiğine yağdı yağmurlar)
Bir ilkokul öğrencisine sorarsanız tabii sizinde tahmin edebileceğiniz gibi problem karneye gelen düşük notlardır.Burada bir tesbit yapalım hemen onların bu stresini ana ve babaların beklentileride ikiye katlamaktadır.Ana ve babalar stres vericisi olabilmektedirler farkında olmadan.
İşverene sorarsanız,(belki de onlara hiç sormamak lazım) sonu gelmeyen ağlanmalar denizi içerisinde boğulur gidersiniz. En büyük sıkıntılarıda işçi maliyetleridir.Durmadan o günkü hükümetten birşeyler isterler.
Bu örnekleri öylesine çoğaltabiliriz ki.....
karşınızda
yüreğini kırbaç yemekten kurtaramamış
hayat ona işin kolayını sunmadan
yani acının ve yoksulluğun
tanımını sözlükte arayamadan
bizzat kendisinde aratmış
Cesaretim;
zavallı cesaretim,
ellerimde hamur,
yüreğimde bir serçenin kanatı.
Gökyüzünde ürkek bir bulut,
denizde kanadı kırık martı,
sigara içme diyorlar bana.
Aaaah ah ve de ne ah ki;
gülüyorum,
acı acı gülüyorum.
Silikçe gülüyorum.
Şairlerin,
girdabın giriş kapısıdır
kömür karası gözlerin
bu esnadaki yokoluşu
kaybolup gidişi
diyarımı terkedişimi
anlatabilecek
derinlerden,çok derinlerden
sızılar şeklinde geliyor
kemanın sesi.
ne tanımsız duygudur bu:
hem acılarıma kabuk bağlıyor,
hem de delik deşik ediyor
henüz betonlaşmamış
süt kemiklerimle
pirinç tarlalarında
sabahın saat beşinde
geceyle-gündüzün
avrasya vaktinde ezilirdim
bir balık olsam
berrak bir gölde
yağmur yağsa ıslansam
güneşte kurulansam
akşam olsa uyusam
yosunlara kurulu
Yasanacaklar mutlaka yasanacak.