mülke sevdalı
patlak gözlerimiz vardı
hain hain bakan
timsah gözleri gibi
yanan kocaman ateşin
kolları
tartaklarken kocaman dağın
bedenini
şarabın kan kırmızı
inadına karşı koyamıyorum
Tarif edilemez tanımsız
yalnızlığımı
bıraktım
herkesin malı olan
aynı zamanda
çok şükür benimde
Ölüme yatmanın zamanıdır şimdi.
Yatırın beni musalla taşına.
çoktan koydum kefenin cebine,
unutma ve dilimin tutulma
ihtimaline karşı;
içi serin dualarla dolu kitabı.
Kendi üzerinizdeki sıkıntıları boşaltmanıza hayat ne kadar izin verir? Sinirlisinizdir,bozgunsunuzdur.Bir yılanın avına zehirini boşaltması gibi sizde
aynı duygularla zehirinizi boşaltacak bir kurban beklersiniz.Sizin kahırınızı omuzlarına alacak birini.
Sonra bu ruh halinin yaratmış olduğu kontrolsüz hamlelerle o insanın üzerine adeta saldırırsınız. Küçük şeyleri büyütür,pireyi deve yapmada üstünüze rakip tanımazsınız
Fren sisteminiz devre dışı kalır o saatten sonra ezmeye başlarsınız karşınızdaki insanı.
Öncesinde üzerinizde birikmiş bulunan negatif elektrik yükünü bir yılanın gömleğini üzerinden atması gibi zorlana-zorlana atmaya çalışırsınız. Çıkardığınız çığlıklar diğer insanları da mutsuz eder.
Ve bir bakarsınız sizin yükünüzü olgunlukla karşılayan size yardımcı olmaya
Bugün yine yağmur yağıyor İstanbulda
her nedense
bugün
bu koca şehir
inan bana
bütün uzuvlarıyla
Sen
velhasılıkelam
denecek kadar
ve kesip atılacak
ve hemen bitecek
ve hemencecik
ay tuttu bizi
kan gibi
genlerimizde saklıydı
uluyan kurdun tohumları
kaşıntı halinde
varlığını hissettirdi
Omuzlarımı çökertirdi sevdan
ağırdın,
dizlerimde izleri kalırdı
çakıltaşıydı sevdan
ezilirdim
yani ezerdin.
yüreğim düştü yerlere.
biçare kımıldanmalar
hoşçakal tepkimeleridir
ölümle yaşam arasında.
ölümün güçlü olduğu
ona prim verildiği bir andır bu.
Yasanacaklar mutlaka yasanacak.