esrik bir gecenin
yalpalayan kadehimdeki
son yudumuyla mı
nezaket kuşanmış bir sesin
titrek ürkekliğindeki
darlanan bir soluğuyla mı
düşüyorum kendimden
ılık ılık akıyorum gözlerimden
kendimi vuracağım yine
en dibe
her yanım yara bere
hep mi yanılır insan
hep mi yenilir böyle
dökmeli taşları dürüstçe
ne zaman bir eli tutsam
sen bilmezsin yar
gücünü susmaktan alır
yıkılmaz sandığın bu duvar
kal gitme/leri susuyorum
gök sövüyor gürül gürül
mavisi griye döndü diye
az sonra ağlar hüngür hüngür
bulut güneşini sakladı diye
masum değildir her düş
vuslat olmaz her dönüş
ne kadar dikse gidiş
o kadar eğrilir geliş
sen
aynalarımın sırrını döken
döküldükçe beliren
bu yüz senin mi
yine gözlerini esirgeyen
susuyorum
kana kana yalnızlık
çığlık çığlık
sessizlik içiyorum
susuyorum
üşüyordu ellerin
uzak bir şehirdeydi gözlerin
kör ve ürkektin
değemedin
ellerin
bir nisan yağmuruyla ıslanmıştı içim
çamuruyla sıvanmıştı yüzüm
bundandır aynalara küskünlüğüm...
o gün bir gökgürültüsü yerleşti ruhuma
ve hangi göze değse çaktı hışımla
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!