içinizden geçiyorum
yüreklerinize değerek
her seferinde
biraz daha kirlenerek
geçiyorum sizden
baktım ki dize dize eksiltemedim seni
şişe şişe tüketeyim dedim
aldım lanet başımı
senle dolu aklımı
bol makyajlı pera’nın
arnavut bozması kaldırımlarına yollandım
dediler nizam
coni aşkına intizam...
tiz kellesi vurula
olur ise uymayan
Güneş doğmuyor
artık bu kentte
...........-eski tadında-
Gök kuşağının
renkleri bile silik
...
siluetini kazıyorum şehrimden
bulunmasa da olur
bir kayıpsın artık
...
anlamını sıyırıyorum
egosuyla vicdanını el ele tutuşturamayan
güya insan
aşkı beceremeyince
aşk'ı becerirmiş
hınzırca cilveleşiyor göbek taşıyla
kubbeden firari / güneşin çapkın şavkı
onlara tempo tutuyor coşkuyla
kurnanın himayesinde / arınan hayatın tınısı
yastayım
yanıyormuş kağıttan kahraman
yastayım
küre kaçmış kıçına
inliyormuş babavatan
daha kaç kabuk kaldı
üç bin yıllık sancısıyla kırılacak...
kaç ölüm var daha
bir hayata sığdırılacak
ufuk sanmıştın hep
kaçtır söylüyorum size
aynı ezgiyle
güya kulaklarınız dört açık
ama nafile
duymak istediklerine kurulunca hayat
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!