Hep birlikte bir yaşam
tekdüzelik kaplıyor alanları
sevinirken, gülerken.
Bir örnek salınımlar,
üzülürken, ağlarken.
Burda beni yokluğa salan
ne ölüm ne de zaman.
Burda ben öksüzsem inan,
seninle konuşurken
çılgın düşler kuramamam.
Dilim yok, ülkesizim,
Damla damla sonsuzun dışına akan,
bütün bu kemikler, toz, kül, kat kat
evrenleri dolaşan ve algımı parçalayarak,
uzaklaşan, nasiptir.
Nasiptir, damarlarımdan boşluğa açılan,
Küçük bir dal kırılır çok uzaklarda
ve müziği filizlenir yeryüzünün.
Bir anlayan el koymuştu ondan.
Hiçbirşey anlamamıştık
oysa o rüzgardan.
Hiçbir şey eskisi gibi
olmayacak giderek
solan doğada, beynin
kat kat açılıp gizini
sunmadıkça. Kal içinde
ve bekle tekrar bağışlar mı
Bazen geceden sarkar,
bazı tutulur aydınlıkta.
Boğuluruz baskınlarda,
boşlukta yapayalnız.
Gölgelenir kimi zaman,
kısa kalır, fazla gelir.
Kutsal sürecin yapıp eden varlıkları,
kendi içinde sürüklenir; eyleyen kimdir,
eylenen kim belli değil. Kesintisiz akışın
soluksuz kıyılarında, bir oraya vurur
dalgalar, bir buraya.
Varlık penceresinden dinle ezgiyi,
yeni zamanlar kurgular, kavram istersen.
Bu imkan dahilinde, bir kulak isen,
işitmeyi öğren, tempo yormasın,
açılan perdelerden gir, belirsiz
artık damar, yokluk kadar özne,
Çünkü yerimiz yok,
sizi içeri alamazdık.
Biz bir yalana yaslanarak
yaşardık. Gene de güzeldir
iyiyi özlemek, hiç gelmeyeceğini
bile bile istemek.
Dışarda kalmanın çıldırtan
boğuntusu, eve dönüşün fikridir.
Bizi böyle bıraktın, rahat değiliz,
özlem, sıkıntı ve kaygı kendini
dayatan, boşlukta bir ev kurulsa
da girsek içine, çocuklar ve biz
Daha insancıl, merhamet, öykünme, takdir, tevazu, sevgi temelli seslenişleriniz samatya' da kemale erme yolunu işaret ediyor, azizim.
Duyguların gerçeklerle karşılaşması, tokat gibi çarpan acıtmalar,sert toslamalar, ifadelerin acımasızlığı, edilenlerin başa getirdikleri, soğukda olsa yaşamanın çekiciliğini vurguladığınız ilk eserinizi kutlarım, bu uslubunuz artık sahne oyunu yazılması gerektiğini çağrıştırıyor.
Daha insancıl, ...