Göğe bakayım
Bakayım da renkleri göreyim diyorum
Gök gri
Moloz grisi
Yıkıntı grisi
Toz grisi
Şeytanın kulaklarının içinden çıkan
Yılanların ağızlarındaydı bazıları
Ve kalçalarından kıvrılıp çıkan
Bu gece son gece
Yarınım yok diye
Masayı dağıttım
Kendimi unuttum
Kadere karşı hep
İki ayrı yüzüyüz İstanbul'un
Ben başka bir sen
Sen başka bir ben
İki kavuşmaz yakayız
Düğmesiz iliksiz
İki farklı kulesiyiz İstanbul'un
Söylenmiş tüm sevda sözlerini
Sana söylemeyi istiyorum
Ama ömür yeter mi hiç bilmiyorum?
Gülün kadife yapraklarından
İçine doğru kayarken
Kırmızıdan bordoya
Bir tebessüm gölgesinde
Narin ve nazik
Ulaştım bir tûbaya
Güneş batar akşamüstü Kadıköy'de
Kıpkırmızı al kızıl
İnsanlar akın akın
Yetişmeye çalışırken bir yerlere
Evlerine
Barlara
Bakın hele şu gökte parlayan yıldıza
Bakın şu gökyüzündeki aya
Nasıl nazlı nazlı salınıyor
Bakın şu kırmızı şanlı sancağa
Sanmayın ki oraya kolay çekildi
Sanmayın hiç emeksiz göndere dikildi
Dağlardan çiçekler toplayarak
Yataklar yapalım
Aşkın en masum uykularına dalmak için
Gecelerin kabuslarını el ele kovalım
Kenetleyip parmaklarımızı
Köprülerden geçelim
Siyah bir kedinin
Altın rengi gözlerinden baktım şehre
Öylesine bir tefekkür
Öylesine bir merak
Doğasında olmayışın garipliğinde
Konforlu bir huzur
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!