Haddini aştı bir kardelen
Yüzü buz içinde
Tüm cüretiyle kaldırdı başını
Kar buz tanımadı
Kutsal bir isyan
Usanmaz bir direnişle
Oysa
Demincek oynayarak çocuklar
Temizlemişti karı
Üstünde kedilerin pati izleri
Ağaçlardaki çürük narı
Bir saklanıp şimdi yine gelen
Bulutlar
Hasret gidermek için
Çökmüştü pus olup köyün üstüne
Uzakta belli belirsiz çıngırak sesleri
Ardında sertçe vurulan patinin izi
Kuzuların nefeslerinden çıkan dumanlar
Döküldüyse gözünden yaş
Akıp döndüyse katreye
Karıştıysa denizin dalgasına
Bakma artık arkana
Yola çıktığın kıyılarına
Kapıl git sonsuz ummana
Hafif yağmurlar sağanaklara dönmeden
Uçup bana en güzel çiçekleri seç topla
Ey aşkla uçan kelebeğim
Yine senin saçlarına takayım
Bir çocuk gülüşü kokusu salınsın
Baş döndüren bahar rûzgarlarında
Birazdan geçecektir
Gözlüklerinin buğusuyla
Başı öne eğik
Siyah saçları yanlardan kıvır kıvır dökülen
Kırmızı pardesölü kadın
Damlardaki karın rüzgara kattığı ayazla
Kıyamet penguenleri
Denizlere yürüyüp inince
Koskoca bir ay bütün gümüş ışığı parlaklığıyla
Vuracak tüm coğrafyalara
Gecesiz
Başya Timuçin olmak üzere
Senin şehrinin bir kokusu var
Bazen erken sabahlarda
Burnuma kokusu gelir
Ardından hissederim
Tenimde sıcaklığını
O an
Kömür gülüdür geceler
Bir ateşe versen yanacak gökyüzü
Bir de güzel kokar
İçtiğin yanı kâr
İçine ittiğin sana kâr
Kor düşer içine
Sabah erken uyandı
Kalkıp çiçek topladı
Sepetini sallayarak
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!