Kimse sormaz denizlere yaşını
Ayağına köpüğü değenler
Onca deniz gezmişler bilir ancak
Denizlerin içinde saklı yasını
Bir gemi kalkar
Sandal heyecanıyla limandan
Hasta denizlerin pasaklı kıyılarında
İhtiyar ağaçlar vardı
Dalgın nehirlerin durgun bakışlarında
Yorgun akşam şarkıları
Hüzünlü sarhoş dillerinden dökülüyordu
Kel tepeler ve sağır dağlar
Derin bir mor çöker aniden üstümüze
Göz gözü görmez bir aydınlık
Siyah tüller arasından yürünüp gidilir
Bir asi ceket üstümde paralanmış
Eksi soğuklarda donuk vatkası
Botlarda patinaj yanıkları
Devrimi
Birayı
Ve seni sevdim
Senden önce de kadınları sevdim
Sanırdım
Meğer sevmemişim
Gökte ateş saçarak bir yıldız kaydı
Buradaki inançlara göre o bir candı
Belki bir sevdiği vardı
Kimbilir kime yardı
Deniz kenarına bir cigara sardı
Durup durup ağlardı
Direnişçilerin provakosyana uğratılıp
İsyan ettiği günün gecesi
Mahallelerine baskın düzenlenmişti
Oysa biliyordu içlerine girmemesi gerektiğini
Biliyordu başka başka uzak ellerin
Provoke edip bu isyanı yönettiğini
Gelinliğini giyinmiş bakıyorsun bana uzaktan
Ağaçlarının kurumuş dallarının üstünde
Çoraplar, elbiseler
Ah tepemde yaz günü dönen pervanenin yeli
Nadir içtiğim sigaranın yaktığım ilk ateşi
Tüterken usul usul içime çektiğim dumansın
En uzun gece gibi karartsa da ciğerimi
Öyle keyif
Öyle acı
Eminönü'nde
Yani Cami merdivenleri önünde
Bir lahmacun satıcısı
Sepeti ayak ucunda
Oturmuş
Yüzü sağ elinin avcunda
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!