Galip Uçar şiir yazmaya doğup büyüdüğü İstanbul'da başladı ve Lise ve Üniversite çağlarında şiirlerini daha oturaklı şekilde İkinci Yeni ve Toplumcu Gerçekçi çizgileri arasında bir anlayışla yazmaya devam etti. Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü okurken yazdığı şiirler ve daha sonra çalışmaya başladığı dönemlerde yazdığı bir çok şiiri ve öyküsü Oggito, Zamansız Dergi, Kirpi Edebiyat Dergisi gibi çeşitli edebiyat dergilerinde yayınlandı. Kıbrıs'ta çalıştığı dönemlerde bir çok şiir yazmakla beraber hayli de tiyatro metni yazmış ve Kıbrıs'ta bu oyunl ...
Böyle kalır sanma hiç
Afrika’nın kuralları
Bir gün yine uyanırlar
Özgürlüğe insanları
Dans et Dans et Dans et
İstanbul
Ah İstanbul
Lan İstanbul
Diye küfürler duyardık
Nerede o eski
Nerede o beyefendi diye
Mavi gömlek üstüne gri bir kasket
Özgürlüğü Karaoğlan yazacak elbet
Bir yanım zulme doymuş bir yanım huzura hasret
Akdeniz güneşi hürriyete parlayacak
Ali Fuat Paşa İstasyonu’nda
Terk edilmiş bir sarı vagon
Gece karanlık
Altın karası bir ışık bu
Safran değil ki aşına katasın
Tarhana tadında
Ellerin nasırlı sarısı
Kader yarası kadarı kadar yaşaması
Karayolları üzerinde
Kalmakla gitmek arası
Bir araf bu
Kalmak isteyip de gitmek zorunda kalmak
Kalmak istemeyip gidememek
Birçok şeyi yüklenip
Birçok şeyi yerinde bırakmak
Saçlarından fırlayan rahvan atlar
Dört nala koşarken üstüme üstüme
Bir esmer kadın güzelliğinde
Ve yaz günüdür ille de
Ne dağlarda gezen yörükler
Ne şehrin gri evleri
Saçlarından fırlayan rahvan atlar
Dört nala koşarken üstüme üstüme
Bir esmer kadın güzelliğinde
Ve yaz günüdür ille de
Ne dağlarda gezen yörükler
Ne şehrin gri evleri
Karanfil koymayın yollarıma
Kırmızısı karaya çalar
Mum yakmayın sıra sıra
Soğuk olur şehrin akşamüstüsü
Yel eser dayanamaz alev
Söner gider
Asidir bu şehrin
Çocukları hep asi
Yıkamaz deviremezsin
Bükemezsin bileği
Bir kalkarsa şaha ah
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!