Funda Kocaevli Şiirleri - Şair Funda Ko ...

Funda Kocaevli

Anlatacağım bir sır var sana
Sende seni yaşadığımdır ilki
Sonra da benden kelimeler seçeceğim özenle
Bir bir sıralayacağım notaların üzerine kondurup
İlk dansımızı hatırlayacaksın ben anlatırken
İlk sarılışımızı, ardından ilk buseyi

Devamını Oku
Funda Kocaevli

Seven ne yapmaz?

Ne yapmaz ki? Dünyanın tüm yükünü alır da sırtına, ufacık bir “of! ” bile çıkmaz ağzından. Sevdiğinin tüm zehrini, aşk şarabı diye içer kana kana.

Sever… Karşılıksız, düşünmeden, yüreğini sevdiğinin ayağının altına serecek kadar hem de. Yolları arşınlarken, şikâyet etmeyecek kadar sever. Ölüm kapıda beklerken, “ Seni her hücremle seviyorum” diyecek kadar…

Devamını Oku
Funda Kocaevli

“ Zehir zemberek içimdeki her şey. Sevmelerim de acıtıyor, sevilmelerim de. Altın kulplu kadehleri doldurmuş saki acıyla, soluklandıkça yudumluyor ve içimde biten acıyı tazeliyorum. Yeniden kanıyor yaram, yeniden yaşarıyor gözlerim. Yaşadığımı anlıyorum acıyla.”

Bazen öyle olur ki, acıyı mesken tutar yürekleriniz kendine. Kaçmak istedikçe, gelir elinizi, yüreğinizi tutar ucundan. Ucundan tutar evet, ne korkak yaftasına yakışır elleri, ne de cesurdur yüreği. Tutmadı demeyecek kadar ucundan tutar ellerinizi. Usulca kaçabilmek için, ya da ben hiç gelmedim diyebilmek için. At gözlüğünü takma zamanı gelmiştir. Sadece önünüzü görmeniz gerekir şimdi. Ağladığınızda artık başkaları için akmaz göz yaşları. Kendininiz içindir herşey bu vakitten sonra. Geç kalınmışlığın acısını çıkartırcasına sarılırsınız göz yaşlarına.

Bekleyişlerin bittiği nokta, umutların yastık altı olduğu gündür. Yüreğimizi fakir bırakmamak adına, saklanır umutlar. Yastık altına elimizi daldırdığımızda, kısa sürelerde buluşur ve öperiz umutlarımızı gözlerinden. Kimi yeşil, kimi mavi, kimi gecenin siyahından daha karanlık, kimi de renksiz. Sevgisiz gözlerin rengi yoktur çünkü…

Devamını Oku
Funda Kocaevli

Üşümüş bir hatıra bıraktın ardında sevgili. Ellerim buz tutmuş ıssızlığının soğuğunda. Yüreğime varamıyorum...


Senin yüzünden hepsi. Öyle kızgınım ki sana!


Devamını Oku
Funda Kocaevli

Anadolum
Kanla sulandı
Benim,
Mehmetimin
Yüreği yanan analarımın
Bağrına saplanmış hançerle

Devamını Oku
Funda Kocaevli

Tam alışmışken yokluğuna, yıllar sonra kokun geldi yüzüme değen rüzgârla. Yürüdüm, görmezden geldim zamanın üzerindeki izlerini. Anılarımı sildim kaşla göz arasında. Hani olur ya, karşıma çıkıverirsin bir an ve sorarsın bana eskiye dair bir yara izini. Kaçtım işte!

Hem kaçtım senden, hem de anılarını kovaladım koşar adım. Ne garip bir çelişki insanın maziyi özleyerek kaçması?
“Hani” dedim içimden, “hani bir merhem bıraksaydı bari giderken”.
Sen gittin ve ben kaçtım zamandan…

Devamını Oku
Funda Kocaevli

Herşey deniz köpüğü gibi hayatta. Bir dalga gelir, bembeyaz köpükleriyle çarpar yüzümüze. İzi mutluluk olur bazen, bazen acı, bazen pişmanlık. Bazen de sevinç, çocuklar gibi koşmak, çoşmak ister yürekler. Ateş böcekleri gibi ışık saçarak uçtuğunu sanar insan. Gerçekten de saçıyordur aslında. Ne zaman mı? Aşk varken…

Aşk uğrayınca yüreğe, bedeni tarif edilmez bir ışık sarar. Etrafımızdakilerinin gözleri kamaşır bu ışıkla ve dönmeye başlarlar bizimle birlikte. Dokunmak, biraz da olsa bizden bir parçayı yaşamak isterler. Kendi loş dünyalarına, ufacık bir ışık girsin isterler. Kimi umutlanır, kendine bakar ve eğer başını önüne. Geride bıraktıklarının acısı çöker kimi zaman küçük yüreklerine, kimi zaman da küçük bir kıskançlık sarıverir. İşte, aşk kimine yakın gelir, kimine de çok uzak.

Deniz köpükleri de dalgalarla birlikte çoşar, danseder. Gece geldiğinde, başlarlar şarkılarını söylemeye, sabaha göz kırparken de bitirirler. Deniz köpükleri de geceyi sever, bizim gibi, aşk gibi. Kim bilir, belki de deniz köpükleri gecenin ve aşkın ta kendisi. Bilmeden, tanımadan karşılarız yüzümüzde onları. Günün parlaklığında ve sıcağında onlarla oynadığımız oyunun tadını çıkarırız. Çocuk gibi şen, heyecanla sarılırız maviliğe. Bedenimizi bırakıp, arındırırız ruhlarımızı.

Devamını Oku
Funda Kocaevli

Sen değildin ellerimle tuttuğum, benim hayallerimdi. Baktığım yüz, benim hep görmek istediğimdi. Seni hayallerime ayna yaptım söylemeden, senden sana ait olanları çaldım.Suçlu muyum şimdi hayal adam? Hayalden bir şehir ve hayal adımlarının sesi çınlıyor sokaklarında. Belki, en iyisi gitmek buralardan. Bileti kesilmeyen yolcuları beklemek zor, yola çıkmaya çok zaman var. Hayal şehri, elveda sana ve hayal adımlı sokaklarına...

Darmadağın rüyaları kendine mesken tutuşundan belliydi korkaklığın. Kendini sakladığını sandıkça daha çok ele verdin zaaflarını. Çocuk gibi sokulup boynuma, koklayışından anladım herşeyi ama sustum. Hep sustum. Konuşunca rüya perilerini kaçıracaktım, onlarsız rüya görmedim ben bu güne kadar. Seni küstürmek, onların gitmesine neden olmaktan daha kolaydı. Tercih ettim, sen gittin.

Aslında ben gittim, sana göstermeden. Ben uzaklaştıkça, sen gidenin kendin olduğunu sanarak bir kez daha kandın bana. Evet, seni kandırdım. Bu güne kadar yaşanılan kandırılmışlıklarımın öcünü aldım senden. Sevmedim seni hiç. Sen ılık ılık bakarken gözlerime ya da acemi yalancılığınla gözlerini kaçırarak bana yalan söylerken, ben seni hiç sevmedim. Küçücüktün sen, ben ise kocaman bir hatıra defteriydim her satırı karalanmış. Sen, sayfalarına bir çizik bile atılmamış taze bir hikayeyeydin. Kahramanların da küçücüktü senin gibi. Tiz sesli çığlıkları barındırıyordu senin gözlerin. Kaçamak bakışlarındaki, kavgaları görüyordum. Bakmıyordum ben de sana. Çaldıklarımın yanında, yüzünü de alıp, seni kimliksiz bırakmaya yaklaşıyordum çünkü. Bağlılıktan bahsediyordun bana ve korkularından. Aslında en kolay yalanlardan. Ben hırsız, sen yalancıydın bu oyunda. Alacaklarımız bitince, sözleri de bitirdik/dim.

Devamını Oku
Funda Kocaevli

İnsan hep geceleri kalır kendiyle
Hep geceleri sorgular hayatı
Geceleri verir hesapları kendine
Sonra da”ben geceleri yaşamadım” der

Ölüm gelir, ömür hesaplanır

Devamını Oku
Funda Kocaevli

“Bu arada, seni de çok özledim”… Kimse sormaz “ben soluk aralarında özlenmek ister miyim? ” diye. Dışarıda yağmur çiseliyor, ben deliler gibi yağmurda dolaşıp iliklerime kadar ıslamak istiyorum aslında. Çaktırmayın kimselere, size bir sır vereceğim. Yağmurun altındayken gözlerden uzak olacağımdan, bu deliliğim. Hıçkıra hıçkıra ağlarken, düşen göz yaşlarımın hesabının yapılmasını istemiyorum. Bir damla düştü, ardından on damla daha. Gözümün içine bakan anlamsız gözlerden uzak bir yağmur gecesi geçirmeye niyetim var benim şimdi. Diyorum ama, yapamıyorum ki…Herkes “bırakalım ağlasın” ları bırakıp, “yine neden ağlıyor? ” ların peşinden koşuyor. Ben yorgunum, hepsi bu. Gözyaşım birikti, akıtıyorum. Zehrimi salıyorum kör kuyulara. Bir kere de, toplanmayın anlamsız bakan gözlerinizle etrafıma. Bir kere de bırakın, ben ben olayım. Bir kere de, ağlamak istediğim için ağlayayım. Yağmurda saklanmam gerekmesin…




Aralarda özlenen biriyim ben. Özlem, unutulmuş soruları cebinden çıkarır gibi birilerinin önüne laf arasında sürebileceğin bir şey midir? Özlemek için emek gerekmez mi? Ne bileyim, sevmek gerekmez mi? Ben neyi, kimi özlüyorum diye sorulduğunda beklemeden tek bir kelimeyle cevap vermek gerekmez mi? Ne menem bir şeydir özlemek?

Devamını Oku