Funda Kocaevli Şiirleri - Şair Funda Ko ...

Funda Kocaevli

Belki bir gün anlatırım size
Nerelere gittiğimi
Bir beşikte başlayan hikayemin
Can bulup, can verişini
Sihirli bir kelimenin ardında
Saklı kalıp, esir düşmelerimi

Devamını Oku
Funda Kocaevli

Avucumuzda kırdığımız ceviz kabukları gibi kalplerimiz. Niyet; öncelikle tüketmek, sonra da kullanmak. Hayatı pazarlıklarla yaşayan bir insan sürüsü oldu toplum, insanlık, ya da adı her neyse… Ben isim bulmakta zorlanır oldum artık. Standartlara bağlanmış bir yaşamın, dama taşlarından olmak değildi belki niyetlerimiz ama, kırdık işte yaşamı ve yüreklerimizi. Avuçlarımızda biriken kanları temizlemek için, deli ırmaklara koştuk. Tüm akan suyu bencilce kullandık, zaman aktı gitti ellerimizden kanla birlikte. Tüketmek, yakamıza yapışan bir hastalık oldu. Kurtulmadık, kurtulamadık. Hatta, hoşumuza bile gitti aksine. Kendimizi her nerede gördüysek, büyüklendik. Burunlarımız kaf dağının zirvesindeki kokuyu aldı sadece. Ya ayağımıza çarptı diye, itelediğimiz taşların göz yaşları?

Bencilliğe imza attı ben i adem, hayatımızın en ölümsüz eserlerini bıraktığımızı sandık faniliğimizi unutup. Böbürlendik, gururlandık, başkalarına güldük ve kendimize güldürdük insanları. Ya da adları her neyse onları…

Hayat avuçlarımızda kırılırken, biz saçmasapanlaşan benliklerimizin peşinde koştuk, koştuk. Ter içinde attık kendimizi toprağa. Çok geç olduğunu farketmeye bile geç kalmışlığımızla vurduk taşlara ellerimizi. Küskün taşlar, ayaklarımızla itelediğimiz taşlar, pişmanlıklarımızı sessizce izleyen taşlar. Sükuta duran alem, affa açık mı?

Devamını Oku
Funda Kocaevli

Gitmek ister insan bazen
Üzerindeki urbalardan kurtulmak ister
Ayağına bağlanmış sıkı prangalardan
Ve mahkum edildiği günahlardan

Gitmek ister insan bazen

Devamını Oku
Funda Kocaevli

Kimliksiz aşklarımı topluyorum şehrin sokaklarından. Bir uzvu eksik kalmış sevgililerimi katlediyorum gözlerimle. Aslında herkes bir değil, birkaç aşkın katilidir. Toprağa gömdüğümüz, bir defter arasında sararmaya bıraktığımız, bazen de kalbimizin en ücra zindanlarına kilitlediğimiz aşklarımızın...

Tam “sevdaya düştüm, saracak her yanımı” derken; delicesine hallüsinasyonlara ramak kala anlar yaşatacak kuşku düşer gönle. Ömrün geçen ve geçmek için sırada bekleyen her gününe eziyet edecek olan şüphe. Ne büyük bir zaaftır ki; aşkı yavaş yavaş, tadına vararak öldürür.

“Aşkım nefes almıyor, kurtarın n’olur! ”

Devamını Oku
Funda Kocaevli

Aşk için iyi ve kötü o kadar çok şey söylenebilir ki... Tek doğru olan nokta; herkesin kendi içinde barındırdığı aşkı yaşıyor olmasıdır aslında. İyi ya da kötü, güzel ya da çirkin, sadık ya da hain... Herkes kendi içindeki aşkı bulur karşısında ve onu yaşar. Âşık olduğumuz insanı bizim aynamız olarak görmek, bunun en basit yolu olurdu aslında.

Biraz cesur olmak lazım. Önce, kendimize karşı dürüst olmak lazım. Aşk içinde olup da, çevrenizi ihanet duvarları sarıyorsa ansızın, 'siz kendinize sadık mısınız? ' bunun cevabını verin önce.

Sanmıyorum ki, kimse acabaların olmadığı bir aşk yaşamasın. İnsanoğlu kurgular, insanoğlu izler ve âşık olan insan şizofrenik bir ruha bürünür. Aşk yaktığı kadar, kıskançlık ağını da örer aşığın ruhuna.

Devamını Oku
Funda Kocaevli

Hangi sevdanın demini alıyorsun? Hangi çiçeğe boyadın gözlerini? Hangi omuzda soluk alıyorsun?
Gidebildin mi sevgili? Doğruyu söyle...
Güneşi karşıladığımız onca sabahın ardından, kendini dipsiz bir bensizliğe mahkûm ettin mi?
Belki de, gönüllüsün. Kim bilir?
Gitmeye koyulmak kolay tabi.
Gerçekten gitmek, zor. Unutmak, zor...

Devamını Oku
Funda Kocaevli

Beklemeli miyim?


Hep bu soru dolanıp duruyor zihnimde.Neyi, neden beklemeliyim ben? Ne için harcamalıyım ömrümü? Alçaklardan uçmayan mutluğu yakalamak için, daha ne kadar zorlamalıyım kanatlarımı? Daha ne kadar yorulmalıyım?


Devamını Oku
Funda Kocaevli

Yeni bir soluk lazım, yeni bir yürek… Hatta yeniden doğmak lazım bu sokaklara. Ağladığım köşeleri bir dağın arkasına sıralamak, olmalı ilk sırada. Sonra, gelirken basıp geçtiğim taşları görmezden gelerek, yenilerine basmak olmalı.

Şizofrenik bir dille, kafiyelere boğmalı cümleleri. Şiir edasıyla anlatmalı masalları. Saçmalamalı bazen, saçmalayıp çocukça zıplamalı sandalyenin üzerinde. Düşünce mızıkçı bir sesle ağlamalı. Çocukça yaşanmalı aşk, kapris yapmalı yoldan geçerken elini kolunu sallayarak yürüyenlere.

Gözleri halüsinasyonlara kaptırmalı. Sanrılı sancılar çekmeli bazen. Gülerken, ansızın ağlamalı gözler. “Seni seviyorum” derken, birden saldırmalı yüreğine. Acıtmalı, yakmalı, yıkmalı. Hesap sormalı mı birileri sizden? Hayır…

Devamını Oku
Funda Kocaevli

Aşıklar hayal aleminde yaşarlar, biliyor musunuz? Gerçek olduğunu sandıkları her şeyin karardığını görmek de, pek bir yıkıcı olur onlar için. Aşağı yukarı hepimiz benzer karanlıklara dalıp çıktık. Hepimiz aşk hastalığına yakalandık. Şu an, aşk yüzünden kıvrananlara ne kadar ışık olur bu cümleler bilemiyorum ama, bazen ben bile sancılarını çekmiyor değilim.

İnsan denen varlık, realitesi ve düşleriyle birlikte yaşıyor. Hastalık ruha uğradığında da, bu iki olgu karışmaya başlıyor. Mesela; her an daha da artacak bir sevgi, duygu yumaklarının içinde yuvarlanarak geçecek bir yaşam, sadık bir sevgili ve daha neler neler hayal ediliyor.

Sanal dünyada doğan aşkların moda olduğu bir zamanda yaşadığımızı biliyorsunuz hepiniz. Bu aşkların, tam da konumuzun ortasında durduğunu da gördünüz elbet. Heyecanlar, konuşmalar, mesajlaşmalar, bir yandan da bol keseden dağıtılan komplimanlar, hava da nelerin uçuştuğunu hayal edin bakalım. Bu kadar şeyden sonra, yüz yüze gelinir tabi. El ele göz göze konuşmalar, sevgili olmanın tadına varacağınız anlar, v.s…

Devamını Oku
Funda Kocaevli

Seni sevmeye saatlerin yetmediği günleri yaşıyorum ben. Senden habersiz, senden uzakta, bir başınalığın soğuğu çöküyor ağustos gecelerinde. Siyah en sevdiğim olup çıkıveriyor bir anda, çünkü sen gideli siyah bana çok yakışıyor…

25. saati çekiyorum her güne ek olarak. Sadece seni yaşadığım bir saat hediye ediyorum kendime. Ben seni 25. saatte seviyorum en çok. O zaman içime çöküyor sensizlik. Diğer saatlerim cezalı senden yana. Ne seni anıyorum onlarda, ne de sana bakıyorum. Sadece 25. saat!

Çekiştirerek artırılmış bir saate sığan aşkımızdan geriye kalanım ben. 25. saatin sevdalısıyım, huzuruna geldim bir saat için. Günün herhangi bir yerinde doğabilirim gündüzüne ya da gecene. Ait olduğum bir nokta yok, takip ettiğim bir virgül de…

Devamını Oku