Bir kaval sesi çalıyor uzak yerlerden.
Koyunlarla, kuzuların adımlarına eşlik eder gibi.
Yaşamak adına söylenecek ne varsa…
Söyler beni sana mırıldarcasına.
Türkü misali bir kaval sesi.
Duvarlarla örülü kelimeler…
Anlamlara hayaller katan sevgilidir kelimeler.
Öcü böcü gibidir kelimeler; kalp salıncağında salllanan.
Kelimeler; pervanenin mumun aşkıyla yanması.
Benim yaprakların dökülüşüyle yarışan ömrümdür.
Gel geceyi yakalım gülüşlerimizle.
Karanlığı yaralım.
Mutlululuğu yoklayalım.
Kıralım kafesini ayrılığın.
Tutunalım bahar dalına.
Bir düş kuralım kalp hırsızı olmayan bir düş..
Kırılmış dalların biten türküsü: Hayatım
Sükûtum korkuları def eden ordum
Sen ırmağın dalgalarına gizlenen sır
Koştum aktım ırmağa usul usul
Ulaşmak için sen denilen bahara
Yatağını unutan dere gibi
Sevgili güneşi tutuşturmaya çalışma
Güneş senin kalbinde
Umudu arama
Bak yüreğin sesine her düş orada sır
Aş toplumun boğan sesini
Kop gel ak ırmağa
Sevgi sen;
Aşkla örülen eski bir kilim motifi
Haziranları olmayan bir çocuğun somurtuşu
Kardelenlerle açan yalnızlığın buhranı
Kanayan bir bahar halinde dökülen gözyaşı
Belkide tarihi bir eser gibi paha biçilemeyensin
Kuruyan bir ırmak nasıl olursa
Ben de öyle olurum susuzluğumla
Tutunurum sana, zamana, mekana
Söyle nazla başlayan
Türkü türkü söylenen
Memleket havalım
Çiçeklenen bir baharsın.
Kalplerde yuva kuran.
Küçük bir kuş cıvıltısısın.
Aşklara anlamlar katan.
Ben yıldızların alacakaranlığı.
Karanlığın çığlığını dinliyorum gece çok geç.
Atılan bir taş gibiyim hedefsizce.
Kuş sesleri, kelebek çırpınışları, ağaçların hışırtısı yok yanımda.
Karanlıklar yaşadıklarım olur neylersin.
Bana bir rol verilmişti karanlık bir rol.
Sen yine büyüt en tatlı özlemleri
Canımın bağrıyla başlayan ve biten
Umudu yüreğimin salkımından süzülen
Sen yine toplumun kadavralarını bilme
Sevgiye gül suyu döken yalnızlığıma yürü
Düşün güzellikleri şehrin buhran hallerini aş




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!