Gökyüzünde karışıyor bak, renkler.
Güneş yine bizi muhteşem büyüler.
Uzak mıdır yoksa yakın mı bizi ısıtan sevgiler?
Sen yanımda yoksun ya ölüyor kelebekler.
Ne cennet mizanı korkutur beni
ne cehennemler.
Karanlık çökünce Galata’nın üstüne
“Bir zamanlar...” diye başlıyor cümlelere.
Nice âşıklar geldi geçti yollarından
Kimi şifâ buldu aşktan
Kimi medet umdu taştan.
Ben hep seni umdum çiçek yüzlüm
Benim için mi yazıyorsun
Yoksa
Şiirlerinde beni mi kullanıyorsun,
Deme bana!
Çünkü sevgilim,
Yokluğunun cehennemindeyim,
Nasıl yanmıştır yüreği,
Dokunsanız küle döner elleri.
Kurumuştur gözleri,
Ağlamaktan ve yanmaktan geceleri.
Hep aklındadır son sözleri.
Ölmeden önce yaşar cehennemi
Seni böyle sevmek;
-en güzeli-
Uzaktan, sessizce, seni anmak,
-acıtmadan-
Yaklaşamamak, dokunamamak,
-kırmadan-
Suskun ol gönlüm,
Tan yeri ağarana kadar!
Kulak ver sözlerime, sessizce.
Gecenin karanlığında ağırlaşır duygular;
Gecenin hayâleti bırakmayacak yoksa peşini sabaha kadar!
Korkunçtur gece;
Mavilik bitmiş; griden siyaha dönüyor gün.
Kızıllığında son demi susmakla geçiyor ömür.
Hafiften gramofon yağıyor çaldıkça gökyüzü:
Hicaz, Nihavent derken Hüzzam güzü
Gamlı hazan, taze bahar, çile bir plak
Kaç güneş battı ufuklarımda,
Geride kalan sararmış topraklarımda.
Tersine aksın zaman artık
Doğan, Güneş değil sen ol bana.
Mısralarımda sen, gözlerimde sen
Dilimde adın damağımda aşkın
Tesadüfler şehrinde yaşıyoruz bilmeden
Gözlerinin gökyüzüm olduğunu bilmezdim;
Ellerinin tüm acılarımı sildiğini de
Sesinin tınısının cennet şarkısı olduğunu da.
Hele ki sıcaklığının beni eriteceğini hiç bilmezdim.
Dedim ya bir tanem
Üzerimden birçok yıl geçti; neler gördüm,
Üstüme basıp geçenlere dur bile demedim.
Nice tohumlara can verdim, nice fidanlar yetiştirdim.
Kaç kanlı savaş gerçekleşti bir şey yapamadım.
Duyulmayan sesimden hep nefret ettim.
Sessiz bir yığındım; herkese yol oldum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!