Tanrı Dağı yürekliler
Kalktı bir gece yarısı karanlığın içinden
Güneşin doğduğu yerden
Battığı yere doğru
Ellerinde meşaleler
Hep birlikte Allah'a yürüdüler
Merhaba İzmir
Merhaba Afrodit'in göz süzüp
Poseidonun saçlarını taradığı
Efsane bakışlı kız...
Bilsen, nasıl yakıyordu genzimi
Sorma...
Kara kışların beyaz gelinliğini
Ak saçların iğne oyalı kara yazmasını
Gök mavisi bakışlarda batmaz denen gemilerin
Yalçın kayalara çarpıp da parçalanmasını
Sorma neden...
Merhaba
Yalan sevdaların sahte kahramanı
Merhaba
Deli dolu aşkların korkağı
Merhaba
Masum sevmelerin gel-git akıllı kaçağı
Yüreğim üşürdü
Titrerdi kalp kapakcıklarım
İhanet kokan rüzgarların
Zemheri ayazı bakışlarının
Yosun yeşili sağanağında
Titrerdim...
Bıçak sırtı ayrılıkların
Kalleş terkedişlerine gebe
Akşamların beklediği
Köşebaşlarında kaybetti
Adını ayrılık koyduğu aşkların
El değmemiş saflığını...
Yıl altıyüzonbir
Veda tepeleri insan kaynıyor
Hurma ağaçlarında nöbete durmuş gönül erleri
Ufuktan gelecek bir güzelin
O muhteşem elçinin müjdelenmesine hasret
Sesler bekliyor kulaklar...
Vesikalı bir yalnızlığın
Pespaye akşamlarından kaçan
Adı bilmeyen mekânların karanlığının
Bir görünüp bir kaybolan sahte ışıklarında
Sattın gün görmemiş düşlerimi
Bakir gönlümün bedeli ihanet oldu
Hangi mucize kaldırabilirdi düştüğüm çirkeften
Ve
Hangi mangal yürek tutabilirdi elimden
Bilmiyordum
Ardına bakmadan uzaklaşırken
Haykırmak istiyordum çılgınlar gibi
Güneşin yüzüne gölge düşmüş
Taramış saçını, dökmüş bir yana
Mehtabın tenine, günah mı değmiş
Kararmış gecesi, dönmüş zindana
Yar deyince, gözyaşların sarara
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!