ne kadar suskun bir dünyada yaşadık
ne farkına vardık yaşadığımızın
ne de yaşamak paylaştı acımızı
ne yanımızı döneceğimizi bilemedik güneşe
ne nefesler soğudu ayaz gecelerde
ne kristal heykelcikler oluştu kirpiklerimizde
Üzerimde firkâtine su örten güneş
Tembeller meclisinde yine o sâki
Tunçtan avuçlarında yıllanmış şarap
Parçaladığı lügâtın kim yerinde mâzi
Kuşlarımın tarlasında hazan-ı nalân
ağlamaklı gözlerinde
durmalı cesur asker gibi
gözyaşların
yeni güne doldukca anılar
vurmalısın delice
ölüce susmalısın
Seni ne çok özlemişim
Paslı kapı seslerinde
Ağlamaklı resmin kalmış
Sakladığım defterimde
(07 Mayıs '00, Ankara)
Senin alacan içine gizlenmiş
Nerde, ne zaman
Uyurken kumsalda karıncalar
Çıkarıverir de atarsın sakladıklarını
Işmar etme de ankadan sana kalmış
Bilemiyorum, doğduğum toprağı seviyorum
Güldüğüm sabahı ve tonca yalnızlığı
Islayıp kuruttuğun yağlıcan çiçeklerini
Sonsuz ve ılık şarkıları, dikenli gülleri
Varolmayı ve hasreti seviyorum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!