Ulaşmak varken o denli sürurra
Kollarımı Cengiz ve Ferdinand tuttu
Her akşam çekip giderken Varenka
En önemli şeyi söylemeyi unuttu
Kalbimi Süveyş ikiye böldü
Umutların tükendiği bir yolun başında
Dostlarımı kaybettim ve şimdi yalnızım
Dolduruldu gözyaşım kriter yalağına
Armonimdeki yalnızlık tek antikam
Aranan sesimin yanık öyküsünde bir il
Bir beyaz demir olsaydı
Uzatırdık süt denizine
Tutar tutmaz balıkları
Boyardık süt rengine
Gözlerinde gevelenen ölümde kaldım
Elâdan siyaha dönen fırtına benimkisi
Bir metre denizde avlanan balıkçı.
Yüreğim var yaşamak arzuhalinde
Tırnaklarında terkettiğim toprağın
Yağmur ne taraftan gelse iyidir
Orta Akdeniz Balkanlar...
Nerde bir ceylan sesi duysam
Yüreğimin orasıdır Toroslar
Kıvrım kırık derelerinde
umursama taze bültenleri
doğru nedir, söyle kulağıma
yılgın kelimelerden korkma,
sahipsiz mavilikler kadar sadıktır
soluğunu uzun boylu doğur
gözlerinde büyüyen hasret
mektup kelimeleri kadar buğulu
gökyüzü gibi benzer ikimize
kumruların çığlık çığlığa
sevişmelerini anımsatır
Sinede bir duygu dağlatır beni
Sesin gelmeyişi ağlatır beni
Tutsak ellerimden kesecekler beni
Prangalı ayağıma kapanır ağlarım
Gelip kapıma dayandıklarından beri
-Sezai Karakoç'a-
Sevda lambalara tutunan kar çiçeği
Zayıf ve sarı benizli yoksul bir çocuk
İçimde dinyandan varolan diriliş resmi
Ellerin rüyanın kanatları,ince ve pamuk
----------------'bir buğday masalı'---------------
Ben kısrakların çiğnediği tarlada ilk ırmığım
Saçlarım ayaklarının aşık kemiğine değer
Toynakları ezer dudaklarımı bu ayrılığın
Kara taş üzerinde oturur o güzelim bülbül
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!