uçunca bütün kelebekler
yurdumuzun önünden
dönerse o alevden
güller!
ya geri dönerse...
Sonbahardı
Annemle bizbize
Sözünü ederdik
Geldik mi dizdize
Tahta minderi seslenirdi
Şuanda senin ülkendeyim
Tarihin içinden kandiller kuşanmış
Ilık bir ışık boşalırken kalbime
Adımlamaktayım
Ergen yıldızlara...
Ezel;
Bütün yalıntı ve kalıntılarıyla
Boğçamızda kızaran gün yağı
Ebed;
Kırgın kuşların dânece dansı
Gün görmemiş çocuklar parkı
Neyin önemli olduğunu söylemeden
Gidiyor musun Varenka...*
neden ölüm kristal kasede
gece vakti sunuldu.
tereddütten çürüdü gövde,
söyle ölüye neler soruldu?
yarın en güzel yaşamı
aldırmadan bırakır geride
fayton tıkırtılarınca berk
ezer gidersin taş sokakları
umutsuzluk yapışmamış olur
Bu akşam bardaktan boşalıyordu yağmur
Sular kubbelerden dökülmüş matuka
Ayaklarım yeryüzünün çingenesi
Yüreğim sular altında
ben o sokaklarda
berrak gölgeler aradım
ürkek karınca göçlerinde
ayak seslerini kokladım
seni bulmuş gibi adımladım
sana varmış gibi durdum
bana parmaklarını göster
usulca kırayım beyaz karların üstüne
iki damla kanın aksın ver yemin
yağmur bol derde düşenlerin, meryemin
köşelerde oturduğun an, sen aklımda
Kollarımda uyuyan kan karanfillerinin
Birinde gözümün rengini gördüm
Yaprağa dökülen kanlı jalenin
Sonbahar sonrası rengine döndüm
Yanmış dillerimde ab-ı ferah
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!