Yâr bilmez ağyar bilmez zamansız…
Dosta kalkan bileklerden korkarım
Hak bilmez hukuk bilmez imansız
Her devirde döneklerden korkarım
Cambaz gibi her kılıkta her ip te
Bilmiyorum şu halime
Beddua mı eden oldu
Gönül olmuş lime lime
Sorma sakın neden oldu
Hatırlar mısın Perihan
Mihnet
Yaşadığım kahır ne bu çektiğim mihnet* ne
Ab-ı hayat yolunda sanki ters yöne girdim
Seven bir gönül için bundan büyük ziynet ne
Yâre kavuşmak için sonuncu güne girdim
Ey mevsim-i hazanda içime düşen cemre
Ay mısın güneş misin içimi yakıyorsun
Ateş desem değilsin kora benzemiyorsun
Hasret misin sen nesin içime akıyorsun
Gönlümü deniz sanıp koylara mı özendin
Nefesini özledim hasretin kora döndü
Üzerinde kül görüp sakın deme ki söndü
Savruldum gidiyorum bilmeden hangi yöndü
Şimdi tek başınayım… Terk edilmiş köy gibi
Yokluğunda zehir de sanki bana mey gibi
Her gün bin bir umutla yollarına gül ektim
Neyleyim ki gelmedin sökmeye kıyamadım
Her akşamdan sabahı sanki bir iple çektim
O ip ilmek boynumda sıkmaya kıyamadım
Ne demek bilir misin belki kırk yıldan beri
Yıllar sonra yârdan bir mektup geldi:
Seni unutmadım… Gel diye yazmış
Hasret kurşun olup sinemi deldi
Dayanamam… Gayrı bil diye yazmış
O ateş yandıkça volkana döndü
Alıver eline keskin bir silah…
Hiç tereddüt etme çekinmeden vur
Ağlayan ağlasın… Eden, etsin ah
Gözlerini kırpma sakınmadan vur
Yere düşen varsa tutup kaldırma
Bir tek seni sevdim… Bir tek seni yâr
Ele benzemiyor… Nazın bir başka
Sensiz şu gönlüme her gün yağan kar
Kışın bir başka yâr… Yazın bir başka
Sen de yolcu musun her gelen gibi
Şu hayatın yolunu hep düzlükte sanırdım
Yürüdüğüm her yolda yokuş önüme çıktı
Yoksa bu yokuşlara ben nasıl dayanırdım
Unutulmaz gözdeki bakış önüme çıktı
Bir karanlık geceydi aştım Ilgaz Dağından
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!