Duvardaki o resmin canlandı da bir gece
Hasret ile sarıldı… Öyle kaldı Perihan
Açmadık hiç maziyi… Dedik kalsın öylece
Dedik, demez olaydık kırk yıl oldu Perihan
Gözlerinde fer yoktu rengin ise çok soluk
Her gün duraklara müdavim oldum
Gelecek…! Mutlaka gelecek derken
Avuttum kendimi teselli buldum
Sevgi durağında vefa beklerken
Gece kar yağarken gündüz dumanda
Tüm umutlar onda hayaller onda
Keşke şu yarınlar hiç olmasaydı
Yıkılış tükeniş varsa sonunda
Keşke şu yarınlar hiç olmasaydı
Umutlarla dolu gözlerde hare*
Bu gün yağmurlarla hayale dalıp
Kaybettim kendimi… Kendi içimde
Gittim uzaklara… Başımı alıp
Sanki her yer aynı… Aynı biçimde
Orda da aynı burda da… Hüzün
Bir öksüz sevda gönülde
Dolaşırım gurbet elde
Ne olursun dönüp gel de
Gezdiklerim boşa olsun
Kervan bekler hancı gibi
Yüreğim hep tufan… Kıyamet nedir!
Ne yapayım bilmem dinmiyor ki yâr
Eser durur böyle… Kırk üç senedir
Karakış bahara dönmüyor ki yâr
Gözüm Kızılırmak… Yaşlar ona eş
Varlığın ayrı dert yokluğun ayrı
Tahammülde sınır var mıdır bilmem
Çekerim bilesin ondan da gayrı
Gönlüme yağanlar kar mıdır bilmem
Yine bu gün coştu gamla efkârım:
Kırk yıl oldu gülüm nerdeyse asır
Olmak üzeredir diyor isen gel
Açmadı kimseye söylemiyor sır
Kalmak üzeredir diyor isen gel
Pamukla sürülür adettir bu ya
Mutluluk geldi kapıda derken
Bir anda kayboldu hasımlar kaldı
Uzaktan el sallayıp veda ederken
Tuale çizilmiş resimler kaldı
Günler birer birer geçti görmedin
Ey dostlarım: Ölürsem dağda olsun mezarım
Ki, ademden yılgınım çalmasınlar taşımı
Belki ziyaret eder kızlarım komşularım
Söyleyin altın diye almasınlar dişimi
Aman ha yapmasınlar arkamdan suizannı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!