Ey güzel dostum,
Ne zamandır dertleşmedik seninle,
Açılmış tüm yaralarım yeniden,
inadına inadına tuz basıyorlar
Çatlamış kabukların üzerine,
Serilmiş önüme gergef gergef aşk,
Vazgeç diyorsun da, geçilmiyor ki,
Bulmuşken huzuru, edilir mi terk,
Vazgeç diyorsun da, geçilmiyor ki.
Bakıp durdum hep yüzüne,
Başın kaldır, gör sevdiğim,
Vurgun yedim, aşk yüzüne
Başın kaldır, gör sevdiğim.
Gözüm yolda seni arar,
Amansız duyguların esiri olmuş ruhum,
Kelimeler mısralara, ağır geliyor gibi
Heceler kin kusmakta, aramakta bir uyum,
Ben yazdıkça her gün, gönlüm siliyor gibi,
Bir sevda ki yaşanan, gönül kabından aşkın,
Aylar oldu yine görmedim yüzün
Hasretin döşümde, yaradır gülüm,
Görünmez gözüme, çektiğim hüzün,
Sensiz güneş bile, karadır gülüm.
Zamansız ağlarım, söz eder alem,
Bazen kaybolurum kendimden,
Bazen alev alır tüm dünya,
Yangınların ortasında bulurum kendimi,
Bakışlarımın derinliği bundandır.
Yetim kalmış hisler, ararken çare,
Yüreğime darbe, vurmakta her gün,
Tek tesellim vardır, kavuşmak yâre
Benliğimi hasret, sarmakta her gün.
Gönlümün dermanı, sendedir elbet,
Bir yerlerde yanlış var gibi amma,
Nedense bir türlü, çözemedim ben
Yapıştı yakama, gitmez bir yana,
Öyle orta yere, yazamadım ben.
Korkma! Yiğidim yürü, küffar bize nedir ki,
Muzaffer bir ordunun nuru durur yüzünde.
Asra meydan okuduk, terör bize nedir ki,
Yürürken adım adım, peygamberin izinde.
Loş bir sokak lambası altında geçen ömrüm,
Kara taşların boz gölgesinden bizar olmuş,
Issız damlarda herkül yürekler saçan ömrüm,
Körpe bir kaplumbağa kürküne ahzar olmuş.
Kuytu bir sokak başı, mesken olmuş bu ilde,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!