İsmail beş yaşında baba yolu gözlüyor,
Giymiş üniformayı, etrafı hep süzüyor,
Annesinin yanında, şarkı türkü düzüyor,
Zar’a düştü İsmail, feryada can dayanmaz,
Minicik bedenine ağır geldi bu kahır,
Hayat denen yolculuk, nasıl bir serüvendir,
Anlayamadan geçti, şu kısacık ömrümüz,
Ya bir zaman tüneli, ya da köhne örendir,
Anlayamadan geçti, şu kısacık ömrümüz.
Günlere darbe vurmuş, zaman denen kısa an
Evlad-ı terbiye, yıktı belimi,
Baba olmak böyle ne zormuş gardaş.
Her yaşı değişik, büzdüm dilimi,
Baba olmak böyle ne zormuş gardaş.
Her günün sonunda, ağlar yüreğim,
Bir zamana bakıp, dalar yüreğim
Düzeni gördükçe, yanar yüreğim
Dertlere salana, yazıklar olsun.
Ahlak kan kaybında, öldü ölecek,
Zamansız çıkagelen güneşten korkuyorum,
Zemheride parlayan, ateşten korkuyorum.
Yanan benim benliğim; ısınan koca dünya
Mehtabın nuru yağar, bu ne güzel bir rüya
Hocalı yurdumda, yaşandı vahşet,
Düşündükçe içim, burkulur benim,
Ermeni zulmüne, yetmez ki manşet,
Özümden parçalar, sarkılır benim.
Yine bir akşam yine yalnızlığım başköşe
Varlık içindeki yokluğumla savaştayım.
Aydınlık dünyamın karanlığında;
Meçhule yolculukta yarıştayım.
Yalnızlığın yalnızlığını yaşıyorum.
SEVDA HAMALI
Bu şehirde sensizlik yaşanacak hal değil,
Arı tamam,petek tam, içindeki bal değil,
Nesim gibi yüzülsem, inan bana zul değil,
……Sevdayı parça parça yüreğimde tatmışım,
Gönlünde hissettiğin huzurun adidir sevda,
Yüreğin hissetmeyi bilsin yeter ki,
Kafana takılan mazinin önemsizliğini anlarsın.
Huzur dersin her sözünde,
Hissederek ve yaşayarak,
Yol yakınken koparıp, atalım diyorsun ya,
Yüreğimden çıkarıp, atamam a sevdiğim.
Hep seni düşündükçe, başka oluyor dünya,
İşte ben o dünyada, batamam a sevdiğim.
Hayal dünyamda yerin, okyanus kadar engin,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!