Geleceğim Bir Gün
sözüm saza geçmiyor tel ince
hangi teline dokunsam
yanık yanık sürgün havası
Ez Sala Locına / Şömine Taşıyım
ez sala locıno / şömine taşıyım
adır mı ser qenê we / üzerimde ateş yakarlar
çikê mı ser til bene / kıvılcımlar sıçrar üstümden
dü mı ser / duman üstümden
GELİRSEN BİR-İKİ BOY KALSIN ARAMIZDA
dilim yoktu, ben yoktum başkaları vardı elimin altında
zaman, mekan kavramına göre değişen
onların gözüyle baktım hayata konuştum onların diliyle
Gecenin sırdaşları dağların sesini aldılar
Dağlar birleşti kendi sesleriyle, haberin var mı? ..
Gelişini bilirler, gecenin sırrını alanlar
Sokağa çıkma yasağı delindi
Haberin var mı? ..
ılık rüzgarlar eserdi
Koye Sur Dağı'nın üstünden batardı güneş
Zımek Köyünde bir ana ağlardı
sen dağların çocuğu olmuş büyüyordun
sesin rüzgarla buluşur
saçların menekşe kokardı
Gittin Gideli
-geleceğini bilsem sancımı susturur
ıslak ıslak gülerdim oğul-
zaman dediğin üç ayaklıdır
Uzunca yıllar, asırlar yaşandı
Hesapsız kitapsız akıp giden yıllarda
Vuruldular
Kimliklerinden koparılıp diyar diyar
Sürüldüler
Kirletilmiş sulara itildiler,
Emeğin akmalıydı harcın demire aktığı gibi
Yoksa boğulurdu emek,karanlıklar içindedir.
Bir sevdanın başındasın, seni götürürse uzaklara
Durmaksızın, usanmaksızın.
Karanlıklar içindesin, mavzerden kopmazdı elin
KERVAN – DEVRAN
eşekler önde develer arkada
tek sıra yürüyorlar arkasından
ve toz toprak içinde eşeklerin izine saplanmış gözler
Kesik Baş Müzesi
katı suda kesik baş
aç sofralara yenilmiş
açık bir çift göz orda
bakar kralın tabağından
Ben İstanbul’da Doğsaydım Kardeşim
ben İstanbul’da doğsaydım kardeşim
sevgilimin rüzgarla sevişen o sarı saçlarını anlatırdım size
belki Uludağ’da kendini gösteren o çınarın dibinde
akan bir parmak suyla taşırdım ismini
Kadıköy İskelesi’nde son el sallayışımı ahbaplarım ...
Enişüri Solmayan Resim
seni anlatmak, anlamak seni
tanımaktır o kutsal emeği
seni anlatmak, kavuşmaktır özgürce
dünyanın öbür ucundan da olsa
berrak sularına Munzur’un
seni anlatmak, anlamaktır seni
kimsesizliği, yalnızlığı, yoksulluğu
çileli büyüdüğü ...
Ve Tanrı Ağlamasını Öğretti
birkaç kişi vardı yan yana
doğurduklarında tanrıyı
önce koruma, sonra elçileri oldular
bir edip uçurduklarında
henüz keşfedilmemişti gökyüzü
emirlerini bıraktıkları yerlerde
dönüp paylarını aldılar
görünmez görünür olduğund ...