'AYDINLAR'IMIZ’
kralın saksısındaki çiçeklerimiz
yoksullardan ‘bir adım önde’ ve kedersiz
‘dört yol’ ağzına geldiklerinde
durduğu yeri korurlar yıllardır
Ayın Yarısı Görürdü
yürürdük kızıl kayalara doğru basa basa ağaç köklerine
bir dağdan diğerine akarken göz verirdik yıldızlara
ayın yarısı görürdü yüzümüzü bizde ayın yarısını
gözünün ucundan uzatırken parmağını terazi yıldızına
Gözlerini Kaçırma Gözlerimden
-bir vagondayız aynı can, aynı kandan
düşlerimiz yan yana uzar gider raylara-
-su yerine toprak yansın da
GÖLGEMİ KOVALIYORUM DOST
kırılmış gölgemi kovalıyorum dost
her sabah bir başka kavganın ışığını alırken güneşten
durmaksızın, bıkmaksızın gölgemi kovalıyorum
o önde ben arkada ayaklarımın altında yaz - kış
GÜLECEKSİNİZ ÇOCUKLAR
-dağların yüksekliğine bakıp başı dönenler
eteğinden akıp giden bir kucak suyu bilmezler
yaşamın damla damla damardan geçtiğini
yola getirdiğini en sert kayaları
GÜNAHLAR BANA ÇIKAR
-betona çim ekiyorum
demirde gül patlasın diye
yamalı karanlıklar var alevden uzakta-
GÜN BOYU EZGİ
hani bir şarkı dolanır ya diline, okulda ya da işte
yürürken kol kola gün boyu bırakmaz yakanı
bazen mırıldanarak, bazen ıslığa dökerek alır götürür insanı
Gün delik
halka halka asılmış
pastırma çıkmış çeyrek altın fiyatına
yurtseverlik damarın tutar
mesafe koyarsın
Hediye
kapıyı kır da gir kızım
iki parça resim gözündeki ışıkla
biçip atsın bu karanlığı
GÜN OLUR NOKTALAR BÜYÜR
sen varsın, ayaklar altında kalan her hayatta
gün senin, fermana ferman, inada inat, kine kin
kana kan yoksul kanından beslendiğin
karanın içinde beyaz, beyazın içinde kara
Ben İstanbul’da Doğsaydım Kardeşim
ben İstanbul’da doğsaydım kardeşim
sevgilimin rüzgarla sevişen o sarı saçlarını anlatırdım size
belki Uludağ’da kendini gösteren o çınarın dibinde
akan bir parmak suyla taşırdım ismini
Kadıköy İskelesi’nde son el sallayışımı ahbaplarım ...
Enişüri Solmayan Resim
seni anlatmak, anlamak seni
tanımaktır o kutsal emeği
seni anlatmak, kavuşmaktır özgürce
dünyanın öbür ucundan da olsa
berrak sularına Munzur’un
seni anlatmak, anlamaktır seni
kimsesizliği, yalnızlığı, yoksulluğu
çileli büyüdüğü ...
Ve Tanrı Ağlamasını Öğretti
birkaç kişi vardı yan yana
doğurduklarında tanrıyı
önce koruma, sonra elçileri oldular
bir edip uçurduklarında
henüz keşfedilmemişti gökyüzü
emirlerini bıraktıkları yerlerde
dönüp paylarını aldılar
görünmez görünür olduğund ...