Gözünü Al Gözümden
-istediğin bendi kur
pınar aktıkça
okyanustaki dalgaya ulaşır-
Gün Döndü de Geldi
-bir ucunda ışık karanlığın
ey gecenin zehri / ey kalbimin sancısı
söktü sökecek şafak-
Hele Bekle Hayat
-hıncını dağa kusan ordu
kuru taşa yenilir bir gün-
hele bekle hayat, hele dinle
Hele Bir Aşk De
aşkı yarattığında kadın
zorbalığını bilmezden önceydi erkeğin
sıcaktı güneşi içen su
aşk berraktı o zaman
Hepsi İki Yıldızım Var
hepsi iki yıldızım var
ad versem nişan alır
huzurunu bozarlar göğün
Biri Vardı, Öteki
biri azimli dedi, biri deli
dokunmasan tıslamaz kızıl yürekli
bencil, cahil, kara sabırlı
mecliste yok, her taşın altındadır ama
Çakmak çakmaktı gözlerin
Yitik kalbin ezgisiyle
Gecenin karasına gömüldüğünde,
Mavi yoktu.
Çoban yıldızı kaymıştı
Bir Numara Küçüktü Hayat
-rütbesini artırmış bir subay
ruhsuz mermiye mi acırmış
öldürmeyin çocuğu, öldürmeyin
ölüden süt içen yaşamaz-
DAĞ KÖYLÜSÜDÜR ONLAR
‘milletin efendisi’ dediler, değil kardeşim değil
dağ köylüsüdür onlar
erinden beş adım geridedir kadınlar
ve çocuklarının büyüyen yüküyle yürürler
Dalda Kuruyan Meyve
aşılı fidanlar dikerdik
taş duvardan çardakların önüne
köklerini sarardık her kış
kırılıp incinmesin
Ben İstanbul’da Doğsaydım Kardeşim
ben İstanbul’da doğsaydım kardeşim
sevgilimin rüzgarla sevişen o sarı saçlarını anlatırdım size
belki Uludağ’da kendini gösteren o çınarın dibinde
akan bir parmak suyla taşırdım ismini
Kadıköy İskelesi’nde son el sallayışımı ahbaplarım ...
Enişüri Solmayan Resim
seni anlatmak, anlamak seni
tanımaktır o kutsal emeği
seni anlatmak, kavuşmaktır özgürce
dünyanın öbür ucundan da olsa
berrak sularına Munzur’un
seni anlatmak, anlamaktır seni
kimsesizliği, yalnızlığı, yoksulluğu
çileli büyüdüğü ...
Ve Tanrı Ağlamasını Öğretti
birkaç kişi vardı yan yana
doğurduklarında tanrıyı
önce koruma, sonra elçileri oldular
bir edip uçurduklarında
henüz keşfedilmemişti gökyüzü
emirlerini bıraktıkları yerlerde
dönüp paylarını aldılar
görünmez görünür olduğund ...