Gözleri bağlı, kelepçedeydi elleri
Gecenin sessizliği üstüne çökerdi
Vurulurdu el kapılarında
Dolaşırdı bedeni elden ele.
Kara kaputlu kurt uluması
Son Okunan Mektup
bu mektubu sana en fakir harflerle yazıyorum oğul
eline ulaşıncaya kaç göz saplanır üstüne bilemem
son satır bittiğinde sürgün yemiş kuş diye
zarfın ön yüzüne yazacağım
RUQÊ
-1-
adam öyle uzanmıştı ki kumsala
dersin kış gelmez bir daha
gölge bastı çekti gitti ardından
Nokta
noktayı koyacak yer bulamadım
her yer ünlem
her yer soru işaretiyle kaplı
artı çarpanlar
Kilitlenmiş Duygular
-akle ino qêmiyo bıraye mı
ayra wunne meyitone ma ser-
-onların aklı kıttır kardeşim
Ressam Fırçası
-boynuna asılmış fermandan
utanan bir dağ gibiyim
bir deli çıksa, yarı akılla bir deli
söküp atsa fermanı
MUNZUR KONUŞUR DİNLE
bir kaç dönümlük toprak da olsa
kanatıyorsa gün görmeyen elleri
Hey Yurtsever
en az bir fidan dikerek
karşılayacaksın baharı
diktiğin her fidanı
bir özgürlük direnişçisinin ruhu ile
BU FİLM BAŞKA FİLM
bu film yeni dipsiz karanlık içinde
senaryosu başkadır figüranı başka
izleyicisi bambaşkadır, yüzyılın utancını taşır sırtında
SİZLEREDİR BU SÖZÜM
ağanın yanında üç adam
ağayı ağa eder
sopası, kırbacı, bir de çizmesi
Ben İstanbul’da Doğsaydım Kardeşim
ben İstanbul’da doğsaydım kardeşim
sevgilimin rüzgarla sevişen o sarı saçlarını anlatırdım size
belki Uludağ’da kendini gösteren o çınarın dibinde
akan bir parmak suyla taşırdım ismini
Kadıköy İskelesi’nde son el sallayışımı ahbaplarım ...
Enişüri Solmayan Resim
seni anlatmak, anlamak seni
tanımaktır o kutsal emeği
seni anlatmak, kavuşmaktır özgürce
dünyanın öbür ucundan da olsa
berrak sularına Munzur’un
seni anlatmak, anlamaktır seni
kimsesizliği, yalnızlığı, yoksulluğu
çileli büyüdüğü ...
Ve Tanrı Ağlamasını Öğretti
birkaç kişi vardı yan yana
doğurduklarında tanrıyı
önce koruma, sonra elçileri oldular
bir edip uçurduklarında
henüz keşfedilmemişti gökyüzü
emirlerini bıraktıkları yerlerde
dönüp paylarını aldılar
görünmez görünür olduğund ...