Acıyla işlenmiş yaşam
Sevdalıydı ölesiye
Bilmediği yüzlerin yarınlarına
Yüreğinin sıcaklığını verirdi.
Dağlarda kır çiçekleri.
KARDEŞLİĞİN ŞARKISIYLA
sesimi zarfa koyup gönderirim
kardeş halklar sofrasına
mırıldanırım makinenin başında
tezgah tezgah dolaştırırlar mırıldanırım
Selam Alıp Vermek Değil Eylem
(Firik Dede’nin anısına)
selam alıp vermek değil eylem
duvara duyurmak değil sesini
Karanlıklar içinde ırmaklar bulanmıştı
Kolayca bulunmazdı kendinden parçalar
Ve o gündür
Irmağa götürdüğünde gözlerini
Yılanlar sokardı.
AŞK AĞLATMAZ
o kör, o karanlık, o sarhoş sokaklarda
aşığım diye gezersin boynu kırık
boş yere dökersin gözyaşını zamanını boş yere
parsellenmiş dağ - bayırda
BİR DİKTATÖR DAHA ÖLDÜ
diktatör Pinochet öldü lanetliler arasından bir eksikle
diktatör dediğin beslemedir dansları birbiriyle
ölüm ve para üzerine eklenir zulüm ve eğlenceleri
Gözlerinizden Öpüyorum Çocuklar
kul, köle olma gözlerine bak çocukların
töremizden uzaktadır, ardan, edepten, onurdan uzak
çocuklar aç, açıkta / karanlıklar içindedir
Kaldırana Aşk Olsun
beş bunak toplanmış kardan kadın yapıyor
ısınır da çözülürse zafer diye zıplayacaklar
siz bunamış uşaklar çağırın bütün kötü ruhları
hazır sloganlar susmuşken
Dilinden düşürmeden
Üç sözcüğü büyüttü
Sokak sokak
Tam yedi sene.
Akranlarıyla mırıldanırdı
Oyun içinde
SON NEFESİNİ SAKLADI ŞAFAĞA
-hâlâ delirmedim öyle bakmayın bana
buncadır yazıp okumam
ve buncadır alnımda eskiyen zaman
bundandır acı çeken bir yüzü
Ben İstanbul’da Doğsaydım Kardeşim
ben İstanbul’da doğsaydım kardeşim
sevgilimin rüzgarla sevişen o sarı saçlarını anlatırdım size
belki Uludağ’da kendini gösteren o çınarın dibinde
akan bir parmak suyla taşırdım ismini
Kadıköy İskelesi’nde son el sallayışımı ahbaplarım ...
Enişüri Solmayan Resim
seni anlatmak, anlamak seni
tanımaktır o kutsal emeği
seni anlatmak, kavuşmaktır özgürce
dünyanın öbür ucundan da olsa
berrak sularına Munzur’un
seni anlatmak, anlamaktır seni
kimsesizliği, yalnızlığı, yoksulluğu
çileli büyüdüğü ...
Ve Tanrı Ağlamasını Öğretti
birkaç kişi vardı yan yana
doğurduklarında tanrıyı
önce koruma, sonra elçileri oldular
bir edip uçurduklarında
henüz keşfedilmemişti gökyüzü
emirlerini bıraktıkları yerlerde
dönüp paylarını aldılar
görünmez görünür olduğund ...