O gözlere uyanmak…
Masum bakışların içinde kaybolmak kadar keskin ve inceden yaralar adamı
Ben aidiyet ile yok ediliş senaryoları yazarken
O gözlere uyanmak…
Sana mevsimleri getiremem
Kayboluyorum,
Ezgilerin içinde
Matemsiz geçmez gün
Nargilemde son nefesle...
Bakmayın özgür bir ruh olarak kaldığıma
Karanlık ve kararlı bir hava hakimdi gökyüzünde,
Keyfiyatı iş bilir sayılan bir kaç güruh
Ve aynı mevzide silah kuşanır birileri.
Hep mi ölüler anılır bu yolda?
Ya da karmakarışıktır hikaye,
Ölüler gömülürken sokaklar taşar.
Onlara ölü mü dediler?
Yağmurlar iklimleri izliyordu şehirde
Yepyeni bir siluet kazandırıyordu kendine karmaşada
Ve fikr-i zaruret içinde kalıyordu kendisi
Yahut kimliği akıl çıkmazında...
Ben yahut Silistre,
Anlamlıların ötesinde görsem kendimi,
Ve yeniden hoş geldin yalnızlık,
Ne güzel geldin öyle
Sıradan...
Oysa böyle afili bekliyordum seni,
Şarkılı türkülü
Seni terk etmem imkansız,
Çaresizim,
Sessizlikle yoruluyorum bir cumartesi kadar yalnız bir iklimde
Hani kana susamış olsam,
Ya da sessizce haykırışlarım olsa ertesi cumalarda
Her vedanın elveda diyemeden önceki çığlığıyla,
Mükerrer kere son nefes,
Aciz kalan bendim,
Bir ölümlünün ayrılık şarkıları söylediği vakitte
Veda, tüm olasılıkları yok ediyordu
Ve sırası gelmiştir hüznün...
2 EKİM 2015-ankara
Sana hayalin kadar yazıyorum sevgili,
İki kelimeyle anlatılabilir mi bütün çaresizlikler,
İmkansız değil oysaki bahar senfonileri
Acınası halimle ben, hep aynı mevsimde yaşıyorum.
2 EKİM 2015-ankara
Bir çıkmaz yol
Belki de bu yüzden kor var içimde
Yalnızlığımın esiriyim
Bir çıkmaz yok
Belki de bu yüzden kor var içimde
Özlemek
Ya da hep aynı hatırlamak
Gece yarısına elem kala
Gözler kadar sahici inandırmak kendini
Derin hüzünlere...
Aynı kalmaz batıdaki Nazilli sabahlaması
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!