Yaşıyorsun,
Resimlerin üzerindeki çizgiler anlatırken bir şeyleri
Anı denen yaşamla kalımı
Ölüm denen şu kaygısız adamı
Ve üstüne titrediklerini,
Saat saat, kendi kendine oluşan eksiltilmişliğini
Olacaklıyla kalacaklı
Alacaklıyla sırtından batacaklı
Gün ne batacaklı ne de doğacaklı
Ölecekliyle bitecekli
Sevilecekliyle hakkından gelecekli
Alışık olmazsın
Başka ırk başka lisan
Bu buzul suratlı nisan
Hiç umulmadık yerden gelir
Tökezleyen tekerleğin adımları gibi
Diyorum ya lisan meselesi
İnsan meselesi benim şu susmayan dilim
Anlamadığım dillerde olay çıkartıyor
Üstelik densiz ahkam kesiyor,
Ne acıymış be kardeşim dedirtip
Bu gidişini de sevdim,
Bu şekilde terk edişini de güzelim
Yokluğun,
Nede olsa emanetidir bana
‘ Teninin...
Seni taşımalı
Yaptığını kaldırabilmeli İstanbul
Yoksa senin yaptığın
Ne yenilirdi, ne de yutulur.
Hep beğenmişimdir,
Sensizliği sardım sigarama
Ucunu yaktım ve içime çektim hafiften
İsi, kokusu sindi üstüme
Geçtim içime
Geçtim içimdeki aşktan geçene
Geçtim, gecenin ilerleyen saatlerine
Ey sevgili yalnızlık
Bir ölçeğe tâbi kıl kendini
Öğle güneşinin üzerine çıkarsan kısık kısık
Kuşların öpüşü cıvıltılıyken
Parla gözlerimin önünde,
Bir tuhaf kuştur gönlüm
Önceki dört buçuk yıl barınamaz, göçebe.
Sonraki iki dakikada da, uçar sevinçten.
Ardından, yerde yer hani
Altı yıl boyunca hapis yatar hüzünden.
Öyle bir bütün ki güneşin bıyıkları
Bir ucu Lübnan, diğer ucu Taksim
Mevsimi olmayan yerde kestane kaynadı
Hadi, şimdi işinize yaramayan o adamın da sesini kesin
Sen sadece izleyici,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!