Hayat bu geçiyor fark edemeden
Daha henüz kim geldi, kim gitti diyemeden
Ansızın gidiyor umut
Duyarsın sende başka kişilerden
Her dil
Sen büsbütün şu toprak parçası üstünde anlamsız bir siluetin başkaldırışı
Katıksız yaşanan mevsimlerde yere ters düşen çiçeğin haykırışı
Hadi, caminin ortasında vaaz veren o hocanın,
çokbilmiş başıboş cemaate kurdele takışını izleyelim.
Şehir surlarının içerisinden kaldırılan kapı kilitlerini indiriyor sürekli ellerim
Romantizmalarım tuttu yine
Hisseli bir el üzerine
Bir damla dudak kenarında şüpheli...
Şüpheli İstanbul’da, tahta masanın üzerinde...
Rakı balık zamanı,
Romantizmalarım tuttu yine
Seni düşününce
Oysaki unuttuğumu düşünürsün
Bir düşünsen aklıma gelenleri
Yanak kenarlarında esen rüzgarı soyuyorum
Kimi yaşardık ortasına gelirken hayatın
Kimi tutardı ellerimiz
Bir eldeki
Bir bavulun içine sığardık biri giderken
Kiminin elini öyle tutardık işte
Bir bavulun içerisinden...
Tut tekrar ellerimden
Bir parça ekmek gibi kopar
İhtiyacın olsun
Muhtaç kal
İliklerime kadar sömür beni
O kara kışın arkasından gelen
Ağırlıksız ve bitkin düşünceler gibi
Yorgun halim
Arkama yaslanmış küçük bir koltukta
Olup biteni izlerken
Cama dokunan
O ışıklar şehri aydınlatır beni değil
Söz olur kaldırımlara düşen adımlarım
Bitmek bilmez aranışı
Tazelediği cümleler dilimden geçerken
Bitmek bilmez acıyışı
Gidişine yaktım bir sigara
Daha bitmeden gitmişsin
Aşk bitmiş
Sen bitmiş
Odamda kokun bile kalmamış,
Sigaram duruyor hala...
Birden birinden biri artar
O biri birine birinden kalır,
Çatal kullanılarak dizilmiş lokmalar boğazıma
Bir hıçkırık sesi
Bir yutkunma,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!