İki dudağımın arasında sigara
Senin ismin var birde
Her bir harfi ne uzun okunur
Bir hayat sığar her bir harfin içine
Dört ömür yaşardım, dört mevsim, dört dize
Bir fabrika işçisi kadar az kazanır umutlar
Az harcanır ümit
Daha kaç boğaz var?
Bu acıverdi sevdaların tuzaklarına neredeyse geldik,
İçinde bir umut tutar
Ne fark eder şimdi sana etsem sevda sözleri
Yoksa edebi bozuk bir şekilde Neyzen gibi cümleler mi sarf etmeli?
Benden sonra mutluluk nereden gelirdi ki sana?
Peyami Safa’dan masallar mı anlatmalı yoksa dilim
Sen mutlu olasın diye ben yaşıyorken gerçeği,
Yürüyorum kendi yolumda
Ne bir günün, ne de bir ömrün peşindeyim,
Demiş ki zaman alacaklıyım senden,
Gününü, güzel anılarını
En çok değer verdiğin nefeslerinle,
Gurbet kokuyor yavrum
Hasret kokuyor,
Özlem dolu ölümler kokuyor bu musalla taşları
Korkulu ferda hükmeder de
Bülbül sayacında kaç ötüş?
Kalemle geldik mi yine yaramazlık ağacının önüne
Sen neden soyutsundur ki dilimde
Somut yokluğun elle tutulurken
Ne uzun zaman oldu
Ben evime misafir ağırlamayalı
Tuhaf bir gizem barındırıyorsun
Akşamüstü kaşlarınla
Sana düşüyorsa aklım alınma bundan
Laka yit bir masanın üzerindeydi
Ansızın yere düşen bir bardak
Neyi anımsattı şimdi bu biliyor musun
Sen’den sonra mutluluk yok...
Bütün Ben’ler sürülsün ulu orta yere!
Gel yanaş yanıma
Yarı yolda kaybettiğinin
Yanına, gidelim.
Tanırım seni
Yanımdan geçsen de ayaküstü
Seni çok iyi bilir gözlerim,
Şimdi yürüyüp geçiyorsun ya,
Yetişsem yanına ne diyeceğim ki?
Bir başıma, yalnız
Kırk yılın yaşanmışlığı var üzerimde
Dağınık evin tozlu hali
Ne arıyordu senin sesinde,
Bir bez parçasının altında sevinen kuşların düetiyle
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!