Rüzgar eskir.
Zamanın türküsünü söylerken…
Çırpınır serçe kuşunun minik yüreği
Avuçlarımda, ömür.
Gözlerinin rengini görüp de utanmalı,
Gökyüzü, bir zahmet…
Başka rengim de varmış; demeli.
Ebemkuşağı sarmış,
Yıldızı, daha parlak…
İlkyazı yetiştiren kuru ağaç parçası
Yiyecek kaygısında kışın küçük karınca,
Kırık zembereğiyle çalışır zaman ölçer
Nasıl çiçeklenirmiş masamdaki karanfil.
Kendi ağına düşmüş köşedeki örümcek
Bir sözümün ucu değse; üzülür,
Kahroluşlar yakar beni. Biterim.
Diri diri, görünmeden süzülür,
Cehenneme gönüllüce giderim
Kızgın çöle düşen yağmur damlası,
Prometheus, ateşi sundu insanlara…
Ben de, sevgiyi sunmak isterdim…
Okyanus kadar…büyücek…
Bir gönül bulunsaydı
Sevgiyi üretecek…
-XX- Hırsız
Henüz dört kısa yazı geride kalmış ömrün
Evde tek başına kala kaldığım bir gün,
Köy evinin avlusunda bir gölge peydah olur:
Uzun boylu kara kuru bir köylüden düşen�
Günler geçiyor zaman durmuyor yerinde
Bıraktığı yerde kalmıyorsun
Düştüğün yerden doğruluyorsun
Kırıklarını ve yaralarını sarıyorsun
Kızağa çekilir ya hani bir gemi
Tersaneye getirilir
Çıngıraklı bir zehir: Unutulmak...
Birden,saplanıveren bir kara büyü...
Alamadı, rüzgarlar dudaklarımdan,
Asırlardır...söylediğim türküyü...
Yaşadım da n’oldu, çınarlar gibi...
Neon lambalarının henüz nispeti yoktu yıldızlara
Ne de balkonlarda dolunayla yarışan ışık…
Gaz lambalarının aydınlığında ezberlerdik şiirlerimizi
Sofralarda yerdik ödevlerimizi
İlkokul önlükleri gibi
Geceyi giyinirdik…
Eğitimci, şair ve ressam olan Ekrem Bozkurt'un Gündüz Kitabevi yayınlarından çıkan HÜZÜN KOLEKSİYONCUSU isimli kitabını okudum. Tam bir koleksiyondu. Şiirlerle beraber biz okuyucuyla buluşturalan resimler şiirlerin oluşturduğu musikinin tınısıyla raks ederken şiirlerin gönülden süzüldüğü zaman ve ye ...
ilk şiir kitabım Hüzün Koleksiyoncusu Gündüz Kitabevi yayınları arasında çıktı.
Gündüz kitabevi ve kitapstore,kitapyurdu adreslerinden
temin edilebilir.
Ekrem Bozkurt