Ey Nihal'im, Kalbimin Sultanı
Ey Nihal'im, kalbimin sultanı,
Zulmün esiri olmuşum ben…
Hasretin feryadıdır dudaklarımda,
Mazlum kaldı elim, ellerin zincirinde.
Nihal’im ve Gözlerindeki Zaman
Bir an vardır ki, evren susar,
Ve bu sessizlik, Nihal’im’in gözlerinden doğar.
Adın değil, bakışın kazınır ruhuma,
Zaman durur, kalbim sende bir bahar.
Ama Nihal, bil ki ben öfkeyi de acıyı da bir tespih tanesi gibi çeviririm içimde;
Her tanesi bir hakikat, her dönüşü bir sır olur.
Sen zannettin ki kalbim bir kum saati,
Akıtırım da biter sandın.
Oysa ben, gönlü kırıldıkça derinleşen
Nihal’im’in Yolculuğu
Kandilimin ışığı, gönlümün ilk çerağı sensin Nihal’im,
Perdeleri kaldıran sır, hakikate açılan hal’im.
Bakışların ufukta doğan kızıl şafak gibiydi,
NİHAL'İMİN GÜLÜŞÜ
(Nihali Tarz'da Bir İçsel Sorgu)
Gülsem mi Nihal’im, ağlasam mı?
Uğur getirirse senin adınla gülerim,
Ey Nihâl’im, gaflet bahçesinde uyuyan,
Her nefeste hüsnünle yakan, aklımı çalan!
Bil ki bu kendine yetmezlik hâlim, bir gün
Beni ruhumun tenha kuyusunda boğacak.
Ey Nihâl’im, güçsüzlüğümü sarmalayan sırdaşım,
Ey Nihal'im
Adın bir anı gibi düşüyor kalbime;
Ruhumun sessizliğinde varlığın bir ışık olup titreşiyor.
Sen, huzurun kaynağı olan o kuyunun ta kendisisin,
Gönlümdeki ezeli misafir, canımın sırrısın.
NİHAL’İN ZİKRİ:
KALPLER ARASI SESSİZ Mİ’RAC
Bâb-ı Hut
(Balığın Kapısı – İçsel Yolculuğun Karanlık Derinliği)
I. Kıta — Suda Kaybolan Sûret
Nihal’im’in Mesnevîsi
Nihal’im gözüme bakınca gönlümde bir kandil uyandı,
O bakışla perde kalktı, sır kapısı bana açıldı.
Yeşil nur gibi indi kalbime o nazar,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!