sokaklar
gelişine muştu
gidişine gazel
adımlarıma teneke bağlayın
ey gülmeyi unutan çocuklar!
“Hiçbir gidiş sen kadar gurbet değildi
Ve hiçbir geliş sen kadar baştan yaratmadı beni…”
Yüksünmüyor, kapına yüz süren yüreğim
Yıktım benlik duvarını
Eşiğine yerleşen, mahzun bir münzeviyim
Rüzgar saçlarını yokluyor
Kadın gece kokuyordu
Akşam serinliği şehrin teninde ağırlarken efkarı
Düş kiralıyordu kadın, son metelik cebinde
Sardunyalar fısır fısır
kendini saklayan günün, gece ortası
furuğ çıkageliyor
iki fincan koşuyor tepsiye
çay mı, papatya mı?
cebinden çıkardığı iğde yaprağını uzatıp
dilinin şerbetiyle;
Sen şimdi gideceksin ya
Gidenlerden bir hikaye uydurup kendine
Dağ yeşili, esrik, delice..
Sen şimdi gidersen
Şöyle içten bir veda sahnelenmeyecek
doğduğum günle başlar yeni yıl
her yeni yaş biraz daha yaklaşmak...
bu gece
gecenin her hangi bir vaktinde
uyuyacağım
büyük melek gelmemişse ziyarete
süpürdüm yolumdan herkesi
sen de yıllar, ben diyeyim asırlar oldu
bir sorunun dibine indim
vaktiydi, gecenin demi
ben hesap bilmem lia
rüzgarın da vardı söyledikleri
güneşin korkuları
yağmurun hıçkırığı
göğün esmer sırları
depresif olmak
yalnızlardı
ruhlarında derin oyuklar saptandı
sancılarımızı örtmeye meyilli
sevgili!
bizi bizden iyi anlama telaşındayken kalabalık
eylül tazelerken yeryüzünü
çarpar yüzüme
çıplak kalan söğüt
gençliğim yaban otu
aykırı ve isyankar
Serdar Kalkan, 15 Mart 1968 yılında Tunceli’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Tunceli’de ve lise öğrenimini Elazığ Teknik Lisesinde tamamladı. 1986 yılında Bir kamu kurumunda memuriyet hayatına başladı.1991 yılında Fırat Üniversitesi Tunceli Meslek Yüksek okulundan mezun oldu.
Edebiyata, şiir ...