Ruhlar buluşmuş, konuşmuş bir alemde.
Ruh, bir serzenişle dile gelmiş:
Uzun uzadıkça, uzak uzaklaştıkça...
En eski dilde söz vermiş:
Ruhça...
Belki de bir sestin, galubeladan...
Atlatılan bunca badire neye yaradı?
Yürümekle bitmiyordu koridorlar.
Tek tek çıkılan onca katlar...
Bilmem kaçıncı iğnenin buz gibi ellerden
kollarımda ağırlaşan korkusu
ve damarlarımda yayılan İlaç kokusu…
Keşke tanımasaydım seni...
O zaman belki bu kadar acı çekmezdim.
Senin gibi zalim biriyle karşılaşmazdım.
Aldıkça aldın, doymadın bir türlü!
Bir gün olsun karşılığını vermeyi düşünmedin.
Sahte vaatlerinle aldattın.
Nereye gitsem kapılar...
Kimi kapalı kimi aralık...
Açsam canımı yakacak,
kapatsam seni yaralayacak.
Yarım kalacaksa hikayeler hiç başlamamalı aslında.
Ama hangimizin heybesinde
Safranı sarısından, reçineyi kokusundan,
eksikliğini konuşmadığımız zamanlardan bilirim.
Her gece yeni bir güne hasret:
Ben hasretimi güneşin doğuşundan bilirim.
Günler kovalar da yılları,
omuzlarımda nice keder…
Müjdeler olsun
Müjde ki toynaklarında zehirli inci
Mucize diye kundağa sardım
höllük höllük eledim
Yelesi kardan
Eskidi zihnimde sorgularım, çürüdü...
Her şey eskidi; madde, fikir ve özlem...
Nasıl da eskiyormuş her şey
içimdeki çocuğu büyütemeden…
Sürekli diğer yarısını özleyen
yarım bir ben kaldı elimde.
Hatırımda bir çamçak sıcak çorba
ve doğaçladığım bir evlek iç sesim...
Bir yerden sonra bildiğime dönsem de
sustuklarımın toplamı kadar eksiğim.
Birlikte geçtiğimiz sokaklar hala yerinde duruyor da
ben bir yanılsamadan başka bir şey değilim.
Sensiz neye dokunsam yarım
Elimi uzattığım fedakarlık arz ediyor
Bir an dolduracak gibi oluyorum boşlukları
Uçuruma ramak kala
aşkımızın nişanesi boynumda asılı kalıyor
Biz tercihler arasında bocalayan bir nesil değildik
Büyüklerimizden ne gördüysek
harfiyen uygulamadık mı?
Eksilerek
bölünerek
Öyle büyük sevmiştim ki ancak böyle bitmeliydi




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!