Yaşıyor yine İstanbul sıradan bir akşam
Can kırmızısı bir kızıllık bu denize yansıyan
Üsküdardan karşıya giden dertli bir sandal
Gidiyor Dolmabahçe Ortaköy Beşiktaş
Bir son bahar yaprağı daha düştü
Ömrümüzün bükülmüş dallarından
Seninle geçerdi zaman saatlerce el ele
Güller arasında gezinirdik biz seninle
Akşam olunca güneş çekildi
Kayboldu kıyıda gezinen gölgeler
Vakit gelince gök mavisini saldı suya
Dalyanlardan yükseliyordu sihirli sesler
Bu gün efkarlıyım dokunma bana dünya
Beni boş geç yumuşak davran biraz
Âheste es ey hüzün rüzgarı menekşeler üstüne
Bu aşkın metaforundan kurtulamadım
Hayatından hayalleri çıkarırsan
Geriye başka da ne kalır ki
Hele birde umutlarını kaybedersen
Gecenin karanlığına direnen
Camında alevin isi kalmış
Gazı lambası gibi bir köşede kalırsın
Sussun artık bombalar altındaki yetimlerin
Gönül dallarımızı kıran haykırışları
Üstü açılsın dinlensin mazlumların
Vahşet odaklı bu dayanılmaz dertleri
Pusularda kırdırılan Asyanın çerileri
Karlar altından çıkan kardelenler gibi
Gün güzeldir ama geceler bir başka
Bir gece bir diğer geceye benzemiyor
Her gecenin farklı bir hikayesi vardır
Gecelerin hikmetleri hiç bitmiyor
Gündüzler bana dürüst gelir
Sanki her şey ortada
Her şey biraz fazla net
Gün ışığı döker ortaya tüm kusurları
Ama ben yinede gecenin
Gece olunca ben hicran dolardım
Yağmur bulutu gibi ağlamaya
Çeşitli bahaneler arardım
Kurşuni geceler beni çok duygulandırırdı
Nedense o gecelerde ben kolay ağlardım
Geceler senden önce
Güle ulaşmanın şehveti avuçlarında
Dudaklarından yine bal akıyor
Gül yüzüne el değmiyor
Gözlerinde mühürlenen hüzünleri




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!