bütün mevsimlerin yakamozları belki bahar dallarıdır.
uykunun en derin saatlerinde, düşler bitmeye yakın.
yeni başlayan bir başka şey daha vardır, adı senin adın.
bunu sana nasıl söylemeli bilmem ki, nereden başlamalı.
ben söyleyemesem bile belki birgün söyler bahar dalları
demek içimdeki o garip boşalmanın nedeni buymuş işte
tam üstümden yüksek gerilim hatları geçiyormuş
sen biliyordun belki ama bana hiç söylemedin nedense
tam üstümden yüksek gerilim hatlarının geçtiğini
sessizliğinin açmayan çiçeklerini suladı.
gözleri kıtalar arasına kadar uzayıp giden frekansları arıyordu.
yalnızlığını değil ona, kimseye anlatamazdı.
bir varoluş´un yada yeniden yaradılış´ın,
kitabına uydurulmuş yok oluş biçimindeydi sanki.
öyle titreyen bir hali vardı sanki attığı her adımın.
rüzgarın şiddeti sıfır, nabız sıfır
sessizlik ölüm,
herkesin gözü
gökyüzü.
buz tutunca ne kadar çok rengi oluyor kanatların.
gündönümü
başka bir renk istersen ben veremem,
veremez de hiç kimseler.
gün batıp gitmekte işte görüyorsun,
beraber gider tüm renkler
artık tek çaren beklemektir yarını,
birazdan doğar güneş.
gecenin yarısıydı, bozkırın tam ortasıydı
senin dudaklarında anne,
gece rengi bir gülümseme vardı
bana ak sütünü veremeden
siyahın ne olduğunu öğretiyordun.
hep aynı ağacın altında,
gözlerim;
bulutsuz ve turnasız
bir garip boşluk gibi
kimsesiz maviliklerde.
Küçücük salonlara sıkıştırılmış üçlü, ikili, tekli koltuklara sıkış-tepiş sıralanmış komşu bey amcalar, hanım teyzeler karşısında şov başlamak üzeredir. Ev sahibinin erkek sesi net ve gayet ciddidir.
– Hadi bakalım oğlum, göster amcanlara, teyzenlere pipini.
Acemi ve küçücük eller ayaklarındaki pijamayı anlamsız ve duygusuzca aşağı doğru indirirken ev sahibinin erkek sesi biraz gevşemiş ama çokça gurur yüklenmiş tonuyla devam eder.
– Bakın benim oğluma.
dün bu kadar eski / ya yarın..........
dün bu kadar siyah-beyaz / ya yarın.......
dün hiç yaşamadığın kadar uzak / ya yarın...
yarın, çok yeni,
yarın, çok renkli,
dünya dönüyor ısrarı sürüyorsa hala
bugünlerde de Galileo’nun
yapacak hiç bir şeyi kalmıyor engizisyonun …
bir sabah uyandım
ki kör olmuşum, görmüyorum …




-
Nur Tuna
-
Ertuğrul Söyünmez
-
Gülin Su
Tüm YorumlarNe kadar ben...ne kadar yürek...ne kadar yaşam dolu şiirlerinz...yüreğinize kaleminize hayran oldum şiir dostu...yaşanmışlığın her köşesinde duygularınız aksın bir ömür...selam ve saygımla
sen çok seviyorum Cevat çeştepe
şirlerinide
özledim seni geleceğim elini öpmeye
iyiki varsın hocam
...sevdiklerimizden ve okuduğumuz kitaplardan değildi uğradığımız ihanetler...duvarlarımızdaki yaralar sevgisi tutsak olanların ve düşüncesi korkakların ihanetlerinin izdüşümüydü...
....yaşam çizgisinin iki ucu arasında bir merdiven çıkar ya da ineriz...doğuma veya ölüme doğru..etrafımıza ördü ...