/Penguenler herkesten erken uyandılar. Dağlarda, düzlerde, denizde
ve havada ne kadar kardelen varsa hepsini uyandırdılar. Cemreler de
işte bunu bekliyorlardı. Onlar da uyanan kardelenlerin ve penguenlerin
yanına koştular, el-ele oyunlar oynamaya başladılar/
***
sarhoşuz anla, başını koy dizlerime, gel yanıma
sevdiğimiz ne kadar şarkı varsa fısıldayayım dudaklarına
gözlerimizle dinleyip , kapatayım kulaklarımıza
sarhoşuz anla ….
aklımızın ucuna bir köprü getir, beraber sallayalım oltaları
/çorba suyu gene buharsız ve katıksızdı bu kış, ateşi ölü kör sobanın üstünde
açlık ve soğuk bin sancılı dağ gibi doğuyordu, tarifsiz bir öfke olup gözlerinde/
*
. bir adam
adam buz beyazı göl üstünde koşarken, birden yüzükoyun yere serildi
ah be çocuk,
sırtında esmer bir gocuk,
elinde bir şişe süt ve bir somun ekmek.
kaldırım izi bulaşmış
çıplak ayaklarınla yürüyerek
dumanlı yokuşların başına ulaşacaksın.
I.
haydi şimdi bırak ellerimi,
düşünüp üzme kendini, koşarsam sırtımın terleyeceğini
ben hiçbir zaman öğrenemeyeceğim senin gibi sevmesini.
gene ne güzel bağladın ayakkabımı, kelebek kanadı gibi
/rüzgargülü uyursa eğer, hiç rüzgar esmez/
işte öyle bir yer burası canımın içi..,
dünyamın tam merkezi., kuş uçar ama kervan geçmez…,
burada asla bulamazsın, ne bir kağıt ne de boya kalemi.
neyse ki bulutlar hiç eksik olmaz da benim gökyüzümde
Kardeşini öldürdükten sonra Kabil’in içini saran başkalarının da kendisini
öldürebileceği korkusu ile sığındığı Allah, herkese şöyle buyurmuş:
“her kim Kabil’i öldürürse, intikam yedi kat onun üzerinde olsun”
(kaynak-Vikipedi)
*
/tahta bacaklı şövaleye sırtını dayamış, tertemiz bir tuval olalım bugün/
geceden kalma yorgunluklarımızı atalım, sabahın güneşinde, iskelede
iki adım bir olalım, el-ele tutuşalım, kumlar üzerinde, masal ülkesinde
aforoz çığlıkları uzağında kalsın martıların, bir bulut gibi belli-belirsiz
/işte “o an” dediğimiz o an, gözlerim yani gözlerine değdiği zaman..,
bir iyot kokusu dolar ki içime hiç sorma…,
kaybolurum dalgalar arasında……/
....
ışık rengi olsa kalem boyalarımız içinde,
o renge boyardık tüm yıldızları
ama yoktu ki.
yeşiller senin olsun dedik, benimkiler maviye boyalı,
gökyüzü dersen zaten, ikimize birden sevdalı
ne fark eder ki.




-
Nur Tuna
-
Ertuğrul Söyünmez
-
Gülin Su
Tüm YorumlarNe kadar ben...ne kadar yürek...ne kadar yaşam dolu şiirlerinz...yüreğinize kaleminize hayran oldum şiir dostu...yaşanmışlığın her köşesinde duygularınız aksın bir ömür...selam ve saygımla
sen çok seviyorum Cevat çeştepe
şirlerinide
özledim seni geleceğim elini öpmeye
iyiki varsın hocam
...sevdiklerimizden ve okuduğumuz kitaplardan değildi uğradığımız ihanetler...duvarlarımızdaki yaralar sevgisi tutsak olanların ve düşüncesi korkakların ihanetlerinin izdüşümüydü...
....yaşam çizgisinin iki ucu arasında bir merdiven çıkar ya da ineriz...doğuma veya ölüme doğru..etrafımıza ördü ...