her çocuğun gökyüzü ve denizi, tanımazmış aynı maviyi...,
* * *
çocuklar gördüm bu sabah, ellerinde fırçaları, yan-yana sıralanmışlardı
boyamaya hazırdılar önlerindeki manzarayı, köy yollarını, orman ve dağları
/içimden hep bir nehir akar, sen akarsın
sen bana akarsın, ben olursun, ben deli olurum/
kırk düğüm atılmış urgan üstünde, kör ustura adımlarla yürüyorum
iki dağın yamacı arasında bir nehir akıyor, sen akıyorsun biliyorum
yamaçların yalçın kayalarına, senin ismini yazıyor bütün rüzgarlar
sol kaldırımında ağır adımlarla yürümeye başladığım bu sokakta;
... bir numaralı dükkan: boş
kepengi henüz kilit tanımamış ve hiç el değmemiş kocaman bir alan
buna ister hayal de ister kendin için ilk yalan, ama asla aldırmadan
oyuncak ve kitaplarla doldur her köşesini, sevgi ve bilgi kaplasın içini
bakma ak düşmüş saçlarımıza bizim
yüreğimiz ilk mevsimindedir kardelenlerin.
hala en ileride gider adımlarımız
çağımızdan da ileride.
bir türkü olduk ki dinmedik,
- sen orada
*
önce sev kasırgalar gibi, bir dalın tutuşması ol son yaprağına
sonra kalk yanımdan ara gözlerinde beni, yandığım ormanlarda
dünyanın her gecesinde aynı fırtınalar kopar
üzerimize ay doğarken, biz bembeyaz sevişirken.
sular akar geçirimsiz topraklardan, dağ başlarından
sel olur dökülür göz pınarlarından
bir çocuk büker dudaklarını, korkar gibi ağlamaktan.
…….. korkma çocuk korkma, sen doğmadın ki daha.
/boşluğa bir el ateş edilir…
o an fonda çalmaya başlayınca kuru sıcak, kuru ayaz bir melodi,
organizatör piste davet eder beni ve hiç tanımadığım geleceğimi…
ama ben dans etmesini bilmem ki…/
* * * * *
/bu sabah üstünüze ilk günaydın, bir bostan korkuluğundan gelsin, ister misiniz
Marmara da gözleriniz rayların sesini dinlerken, Langa taraflarını sever misiniz./
sen kerpiç üstüne sarı badanasın, çerçevesi maviye boyalı pencerelerinin
tek başınasın sanki arasında, sırt sırta sıralı, kapkara suratlı ahşap evlerin
bekliyorsun gölgesi doğmamış gün doğumlarında, atmak için gizli adımlarını
/puntoları sıfırlarsak görmeyiz üstünde yazılanları, yere serdiğimiz gazetenin
işsiz genç sevdiği kızı kaçırmış, gözlerinin önünde müstakbel kayınpederinin/
birer yıldız tutalım mı seninle, sırt üstü uzandığımız yerden
çok göz kamaştırıcı olsun parlaklığı, ama en az köşelisinden
fırlatalım gökyüzüne, aksın yatay bir sonsuzluğun çizgisinde
Ve öğretmen sabah ilk ders için sınıfa girdi
Ve bütün çocuklara gülerek günaydın dedi
Ve önce anlattı yaşama dair bildiği her şeyi
Ve sonra hepsine rengarenk kağıtlar verdi
Ve bu kâğıtlardan resim yapmalarını istedi
Ve dağları ve ormanları ve tüm güzellikleri




-
Nur Tuna
-
Ertuğrul Söyünmez
-
Gülin Su
Tüm YorumlarNe kadar ben...ne kadar yürek...ne kadar yaşam dolu şiirlerinz...yüreğinize kaleminize hayran oldum şiir dostu...yaşanmışlığın her köşesinde duygularınız aksın bir ömür...selam ve saygımla
sen çok seviyorum Cevat çeştepe
şirlerinide
özledim seni geleceğim elini öpmeye
iyiki varsın hocam
...sevdiklerimizden ve okuduğumuz kitaplardan değildi uğradığımız ihanetler...duvarlarımızdaki yaralar sevgisi tutsak olanların ve düşüncesi korkakların ihanetlerinin izdüşümüydü...
....yaşam çizgisinin iki ucu arasında bir merdiven çıkar ya da ineriz...doğuma veya ölüme doğru..etrafımıza ördü ...