Biliyor musun,
Bu zamana kadar hep ben, "seviyorum" dedim kızlara.
Onların içerisinden hiç kimse kovalamadı beni, benim onları kovaladığım gibi.
Yahut da birisi çıkıp, gerçekten de aşıksa,
"Seviyorum seni Serhat" demedi, ar etti.
Belki, sadece hayranlık uyandırabilecek bir figürüm.
Uykun hepten kaçtı mı, yoksa,
Mahmur mu gözlerin,
Düşmek mi istiyor tamamen göz kapakların,
Yoksa üzerlerindeki ağırlık geçti mi?
Hatıralarda yaşayacağız,
Ama hatıramız da olmadı öyle.
Benim aklımda kalır yine bir şeyler,
Biraz buğulanacak olsalar da o anılar, yıllar içinde,
Çakmağımla oynarken ki çocuksu tatlılığını unutamayacağım.
Dostluk ve bir güzel sohbet, en ilahi şeydir elbet.
Hele ki zor şartlarda, zor vakitlerde.
Bunu biliyorum, kabul de ederim.
Gün gelir elbet, yeniden yollarımız kesişir.
Ama öyle ama böyle.
ÇSÖ - Dilfiruz, keşke ne yaşadığını, hayatının en başından itibaren nasıl geliştiğini bilebilseydim.
Şimdilik bana çok zor bir insanmışsın gibi geldi. Şimdiye değin. İyisin. Ama zorsun. Gözlerin derince bakıyor, anlamlı bakıyor. Herhalde hayatımda anlamlı şekilde bakan, karşıya bir şeyler anlatan bir çift gözü sende bulmuşumdur.
Özellikle dinleyiciliğin, sakin adımların, dinginliğin gözüme çarpıyor.
Ama ötesini kavrayamıyorum.
Başka bir elde, bir gece vakti…
Kalemim elimde, yazıyorum.
Umurumda değil; hece, ölçü, kafiye.
Bir çift gözü düşlüyorum.
Ve düşündüm de şimdi,
Hiç atılmamak gerek bu işe.
Hareketsizce, öylece durup; oturup, yatıp, sinip, hayatını daima bu şekilde idame ettiren kişiler, sistem kurarlarmış nihayetinde, öyle derler. Kalkıp dolaşanlar, saatler boyu aylak aylak yürüyenler ise sistemleri yıkarlarmış. Yazdıkları yazılara bile yansırmış icabında vaziyetleri: kimilerinin metinleri yavaş ve durgun, kimilerinin ki de coşkun olurmuş. Fakat bilmiyorlar mı ki "yalnız" adamın zihni, adam otursa da tepinse de, koşsa da kaosla kuşatılmıştır diye? Kişi, kaosa çare arar; onunla sevişir, kaosla yatıp kalkar ve en sonunda varlığı bütünüyle kaosun kendisi olur. Böyle bir adamın sistem kurması da sistem yıkması da tabiidir. Dener, o. Sanatsal işlerdeki bu hâl, sırf oturmayla yahut yürüyüşçü olmayla açıklanamaz. Sistem kuracak olmak da sistem yıkacak olmak da insana haktır. Bundan ötürü, kişileri kalıplara sığdırmak hata olur, düşüncesindeyim. Nice yürüyenlerin eserleri vardır ki, durum okumaktan daralır, sıkılırsın. Ve nice hareketsizler varlardır ki; zihinlerinin kontrolsüz, atik hareketleri karşısında eser bile yazamayacak kadar dikkatleri çarçabuk dağılır. Hareketsizin eseri hep durağandır, desek eksik kalır. Yürüyenin eseri hep coşkundur, desek eksik kalır. Hareketsiz olan kişi de bir vakit tuvalete gitmek için ayağa kalkar yürür. Ve yürüyenin kendisi de durur, düşündüklerini adam akıllı derleyip toparlayıp deftere geçmek için. Hareketsiz adam, oturduğu yerde sadece ateizm, nihilizm, apateizm, anarşi hakkında da araştırma yapıp savurabilir. Ve yürüyen adam da geçtiği yolların üstünde herhangi bir din inşaa edebilir. Bu arada, kim ki her ne söylüyor ve eyliyor, bilin ki o din sahibidir. Yani herkes esasında bir değerin savunuculuğunu yapar. Konuşan, savunmuş olur. Senin doğan bu, unutma: tatmin istenci.
08:14
01.04.2023
Dombram, dombralıktan öte.
Kuru bir ağaç artığı olmaktan öte.
Dombram ruhumdur, dombram sesimdir.
En güzel yâren, ve dahi yoldaştır benim için.
Dombram benim nefesimdir,
derde düşsem halimden anlayanımdır, dermanımdır.
Ya ben onları öldürecektim,
Ya onlar beni öldürecekti.
İki ucu da boklu değnekti,
Dönmem gerekti.
Herkes bırakıp da giderdi,
Oysa senden beklenmezdi...
Gidebilirlerdi onlar,
Fakat sen... Nasıl...
Dori, Dori...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!