Seni görmek istiyorum,
Son kez belki,
Bu şehirde kaç defa daha bulunacaksın ki?
Benim yolum ya en batıya ya en doğuya düşer,
İki şiir, iki hikâye çıkartmak için sevdim seni.
Sırf birlikte olalım, mutlu olalım diye değil.
Hayatımı incele, şu not defterlerime bak bir,
Uyutmak için sonu gelmez ninniler,
Söyleyecekler, sana kavuşmak için gelirken,
Kaç kabine toplayacaklar Feride,
Engel olmak için...
•
17 yaşımdan beri, derin bir yalnızlık deneyimliyorum ve bunun getirisi olan ağır duygu-durum hâli, beni halâ terk etmiş değildir. Terk edecek gibi de görünmüyor, ömrümün sonuna değin.
Ve git gide, yalnızlığım, bir tür terk edilmişlik hâline de dönüşüyor. Dönüştükçe, yabancılaşıyorum. Daha derin oluyor, fakat yaşamdan kopuyorum. Her bir düşüncem, mızrak oluyor, bana saplanıyor. Kendime dönüyorum, kendimi öldürüyorum: ağır ağır.
İnmeli merdivenlerden hızlıca,
Koşmalı, yokuştan ve süzülmeli aşağıya.
Bir kayık tutup açılmalı.
Karadeniz’e,
Onun o karanlık derinliğinde,
Kaybolmalı, yok olmalı.
Kar yağacak ve boynunu büküp yürüyeceksin.
Üşümemek için kıvrımlara bürüneceksin.
Yüzün yanacak, haşlanacak belki sert borandan,
Yine de hayata güleceksin.
Yeri gelecek, olacak sana yağı tüm tayfan.
Arıyorum arıyorum,
Arıyorum arıyorum…
Gökkurt nerede bakıyorum,
Gökkurt nerede bakıyorum.
Çıktım bir doruk dağa,
Gördük biz o neferleri,
Ayağında çarığı bile olmayan çerileri.
Ve yiyen o çarığı muhtaçlıktan,
Ama yine de varan meydana, efeleri.
Gördük biz o askerleri,
Varı değil sadece, yoğu ile de düşenleri.
Bir kadın bağıra bağıra konuşuyor arkamda,
Dönüyorum ki geyoğlanın tekiymiş esasında.
Siktir git; başını ezer, ağzını kırarım şimdi,
Git çabuk, başkasının arkasında et figan.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!