Başka solukları duymaya gideriz,
Ömür boyunca, ülkeleri aşarak, benzimiz solar,
Başka solumaları duyumsamaya gideriz,
Bu sefer yakına, bize yanaşanların yanına.
Sana gelmeyene, zorla gitme. Zorla gelecekse, sana gelmesini isteme. Birleşmelerin en güzeli, müşterek sevgiden doğandır.
Bir odam bile yok!
Kendime ait bir alanım yok.
Mutlak bir sessizliğe,
mutlak bir yalnızlığa ulaşamıyorum.
Bir an gelecek, ve çok özleyeceksin orayı.
Bulunduğun yerleri hatta.
Hatta kaldığın odayı, dolaştığın sokakları, ayak bastığın o toprakları, altında pinekleyip yalnız başına, ara ara hayatını sorguladığın o ağacı...
Hatta kişilik atfedip, bi gece yarısı içini döktüğün duvarları bile özleyeceksin. Hatırlayışlar yüreğini burkacak, hemde nasıl...
Bizimkisi bir avuntu şekli.
Gerçekleri edebiyatla bastırıyoruz.
Birbirine denk gelmiş birkaç insanız.
Birbirimize karşı görevlerimiz yok.
Bu tesadüften başka yakınlığımız da yok.
Bu yakınlığın şart kıldığı hiçbir şey de yok.
Dolayısıyla fazla sevgi fazla acı: ikisi de boş.
İnatla nihilizm hakikatinden kaçanların karşısında çoklukla hayret edip kalıyor, ara ara dehşete kapılıyor, kısmen de üzüntüye gark oluyorum. Sonra da dönüp bir otuz bir patlatıyorum, absürdlüğün şerefine: trajikomik varlığıma, kaldırıp yağlayarak.
Bir Oğuz, bir Oğuz'a "Türkçen ne güzel." dedi.
O Oğuz, o Oğuz'a "Türkcə deyil bu." dedi.
"Danışdığımız, bizim, tək, Azərbaycan dili,
Türkcə də sadəcə Türkiyədə danışılıb."
Su, çalkalandı ve bulandı.
İçerisindeki görünmez şimdi.
Yalnız, salt bulantı.
Toprak, kum, çakıl, su.
Karıştılar.
Bu tarif edilemez bulantının getirdiği öğürtüler,
Beni, bedenimi, her şeyimi esir ediyor.
Anlatmam ya da yazmam anlamanızı kolay kılar mı bilmiyo-rum,
Sadece, buraya fırlatılmadan önce sorulsaydı, kesinlikle ret ederdim diyorum.
Neyi mi?
Tüm varlığımı, yaşamayı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!