Mutluluk boş kalan rutubetli bir evin
Paslı anahtarında mıydı?
Kapısını açamadığı
Açıpta bir adım atamadığı
Eşiğinde donup kaldığı…
karanlık çökünce denizin üstüne
gökyüzünün sokak lambaları yanar
hüznüne eşlik etmek istercesine
kıyılarında birikir tuz ve göz yaşı...
olanca cömertliğiyle gecenin içinden geçerken dalgaların sesi
dağların uçurumlu yamaçlarında
kurşun gibi ağır olur rüzgar
boşlukların soğuk soluğunu duyarsın
gecelerin sınırsız serinliğinde
bütün dünya kapatırken gözlerini
gözleri açık düşersin
olmuyor vallahi
kafam yüreğim kalabalık
sessizlik indimde dinmeyen çığlık
susmuyor sükut...
bir avuç gökyüzü çalar mısın şair
yamasak şu karanlıkları
bir kaç damla yağmur
ve bir parça bulut avuçlarımıza
sessizlikte de yaşanırmış , sessiz kalınca anlıyor insan
sanki tüm sesli harfler şubat ayazında kalmışçasına, toplanmış bütün sessiz harfler geçip karşıma oturmuş
ben duvarlara baktıkça onlar gözlerimin içine bakıyor
gözlerim ki zemheri
gözlerim ki bulanık sular gibi...
//senin şehrine güneş doğarken
ben kurşuni seher vakitlerinde
kanayan ömrüme hasret dikerim//
kuş seslerini topla gel
ılık rüzgarlarla sar beni Eylül...
bilmem bu kaçıncı yakışım şehirleri yokluğunda
yolları, isimsiz sokakları
ve kaçıncı sağanakta kalışı yüreğimin
Üstü yamalı evler gördüm
Kapısız duvarlar
O duvarlardan geçip gidenler vardı sessizce
Öyle ki umutları eğreti duruyordu üstlerinde...
//Ne yürekleri gülümsüyordu
bıraksaydınız kendi rüzgarımızda
birikmezdi yüzler
kiremit renkli sokaklarda.
yırtabilirdik bahardaki sisi
Mutlu ve sağlıklı nice nice yıllar diliyorum sevgili Canan hanım.
Kaleminize ve yüreğinize sağlık… tebrik ederim severek okudum