Neden bu Temmuz daha serin?
Haziran’dan kalma küskün umutların bir oyunu mu bu..
Gri bulutlar elebaşılık yapıyor, dört bir yanım işgal altında
Gökkuşağının her renginden birer parça daha yeni çalmamış mıydım oysa
Hangi iklimlerden düştü bu simsiyah hicran, durup dururken kirpiklerime
beni her kaçışımda arama
bilki;
sevgimle boğmaktan korkarım seni
ben arada bir giderim
azat ederim yüreğimden seni
hani bulur ya nehirler denizleri
Kırık dökük tahta bir sandıktaydı
Düşlerim...
İnci tanesi gibi dizdiğim
Bakıp bakıp iç geçirdiğim
Koca bir yürekle dilediğim
Kenarları oyalı karbeyaz bir bohçadaydı
-Gece yıkanır tüm sözcükler, gece yıkanır yürekler, gece çözülür saç örgüleri, düşer omuzlara simsiyah saçlar-
Uzak diyarlarda batan güneşin uçları dokundu kar beyazı bulutlara
Bu gece turuncuya döndü gökyüzü
Katran karası gecelerde çakmaktaşı gibi parlayan yıldızlara istiflenen hüzünlerin isyanı yankılandı evrende
Felçli bedenlerde atan yorgun kalplerde yoğruldu ıslak özlemler
/Ne zaman sığdıramasam sevinçleri yüreğime,
Ne zaman kuşkanatları gibi çarpmaya başlasa,
Yağmur yağıyor inadına/
Öfke nöbetlerini tutuyor bulutlar
Onlarca kez el sallıyorum gökyüzüne
/Benden daha mı çok sevdin akşam güneşini
Benden daha mı çok sevdi rüzgarlar gülüşünü/
Fırtınaya eşlik eder deniz dalgalarıyla
Köpürdükçe vurur kıyılarına hırsını alırcasına
Köpürdükçe aşar sınırlarını
Yağız bir delikanlıydı boylu poslu
Bıyıkları yeni terlemiş
Gözü pek cesur
Dünyayı o yaratmış
Narin mi narin genç kız
Giymiş mini eteğini
Gözlerinde sürmesi
Yanakları al al birde pudralı
Ayaklarında annesinin ökçeli ayakkabısı
Yüreklerinde bir çarpıntı
Dalgaların kıyıyı döverken çıkarttığı ses kadar gür
Gözlerinde bir pırıltı
Ay ışığını kıskandıran
Yolları kesişti
Dil lal oldu
Gözler konuştu, indiler yüreklere
Damla damla çoğaldılar
Sonra elleri kavuştu
Tenlerinde bir sıcaklık ki sorma
Hissettiler işte o an aşkı
Bu kadar mıydı aşkın tanısı?
Hayat böylemi pembeydi
Hemde toz pembe
Destanlara konu aşk kolaydı yüreklerde
Yok muydu bu aşkın acısı?
Sessizlik bozuldu ansızım
Zaman fısıldadı kulaklarına
Daha zamanı var...
Daha zamanı var...
/Ay veda etmişken geceye
Merhaba diyecekken yeni bir güne/
Sabahın ilk ışıkları yandı odamda
Senin kokun sardı bedenimi
İncecik tül gibi....
Seni yazmak istiyorum bugün
Satır satır
Nereden başlayacağımı bilmeden
Hesapsızca
Yüreğimdeki resmini cizmek istiyorum boşluğa
Siyah beyaz
Sen gittin
Yokluğunun ayazında üşümedim
Yaktığın ateşle dans etmedim
Kadehler devirmedim birbiri ardına
Sensizliğin sarhoşluğunda
Naralar atmadım ıssız sokaklarımda
Mutlu ve sağlıklı nice nice yıllar diliyorum sevgili Canan hanım.
Kaleminize ve yüreğinize sağlık… tebrik ederim severek okudum