Kalbimin mahkumuydun
Ne ellerinde zincir
Ne ayaklarında prangalar vardı
Olmadı
İsyan çıkarttın
Azat ettim
Ayak izlerimi bırakmaktan korkarak adımlarken sessizliği
Sağır eden yağmurla karşıladım geceyi
Hangi şiir dökülür şimdi
İçimizin yağmurlarıyla birlikte gümüş rengi
/Irmağa düşen damlanın melodisi yoktur demiştin
Okyanuslar orada duruyor tam bıraktığımız yerde
Şimdi binlerce damlaların sesi yankılanır boş sahillere/
Sahilde soğuk kum taneleri
Çok uzun bir yol geldin tek bir selamla
Yırrtın karanlığımı güneşim oldun
Hayaller masallarda gercekleşirdi
Dokundun yüreğime gerçeğim oldun
Bilemedim bu rüya hemen geçecek
Hafif meşrep kadınların yüzleri eşlik ediyor
Umutların ırzına geçen serserilere
Ve hiç durmadan konuşuyor gece
Sen sus ve dinle
Acılar öğütülür o sıra sabır taşlarında
Ve yarım bir öpüşle dağılır
Daha dündü dudağının kenarına sığınışım ve soluyuşum günahlarımı
Bu gün yabancı şehirlerin gürültüsüne karıştı nefesimiz
Sanki aynı kahırlı kelimeler yapışmış dilimize
Aynı bulutlar kaplamış göğümüzü
Bu sapır sapır dökülen ne üstümüze…
-İşte yine başladı
Göz gözü görmeyecek kadar yol ayrımlarında
Damlalar-
Sıkı sıkı kapattım tüm pencereleri
Ne azgın rüzgarlar girebilir
Temmuzlardan biri
Gök yine çivit mavi
Dolunay gülümsüyor eskisi gibi-
Gökyüzüne uydu deniz çalkalandı aniden
Kumları öptü milyonlarca köpük
Biz aynı sevdanın iki yolcusu
İki yanı keskin bıçak üzerinde yürümedik mi?
Elele
Korkusuzca
İmkansızlığa İNAT
senin dünyana ulaşamayacağım
sana dokunmak imkansız
senin yokuşlarından insemde
senin çıkışlarında yoktum yanında
ben yaşamadım ki
seninle aynı bulutta
Mutlu ve sağlıklı nice nice yıllar diliyorum sevgili Canan hanım.
Kaleminize ve yüreğinize sağlık… tebrik ederim severek okudum