/benzi uçmuş sokak lambaları
buğular üflerken
bahardan habersiz miydi?
ben gibi…/
-Bütün suç
Yarım bırakılmış iki bardak çayın
Buğusunda kaybolan gözlerinin-
Say ki!
Yürümedim bu şehrin isimsiz sokaklarında
son kasım rüzgarları ensemde
yapıştı saçlarıma
bırakmıyor
yüreğimse kabarık
ve gözlerimde ekimden kalma tozları yıkayacak
gri yağmur bulutları
-her gidişinde gri bulutlar bırakıyorsun gözlerime-
dünden kalma bir çığlık yankılanıyor sis içinde
gözbebeklerime zamansız düşen ayazla
ömrü kısalıyor saçlarımın
ve nasıl yağmur yağıyor yüreğime
Öyle afilli yaktım ki canımı bugün
Dudaklarımın kenarından sızan alevle
Aynanın karşısına geçip
Gözlerimde yanan ormanları seyrettim
Yağmursuzdu gün...
Arnavut kaldırımlarında
bir yosmanın çıplak ayak izi ve çığlığı altında kalmıştır umudu
ayaz mı ayazdır düş kırıklıklarının battığı
dekolteli göğsü...
sicim gibi yağmur yağarken ellerimden
göz kapaklarımın koyuluğunda araladım
ölü pencerelerin yağmurlu tüllerini
inan simsiyahtı gece
ve mezarlar kadar sessiz
içten içe mi ağlardı bu saatte şehirler
kopunca yüzündeki gülüşler
yüzün sessiz kalır
çizgilerin uykusuz...
bulutlar saklanır kirpiklerinde
gözlerinden okyanuslar boşalır
Dalgalar kıyıları yutarken
Gökyüzü ağlıyordu
Belki de için için kanıyordu...
Pencerelerin soğuk ışığı düşerken geceye
// kapalı pencerelerin buz tutan camlarından seyrederken
Kasım'ı ,sen omuzuna konan göçmen kuşların kanatlarında saklarsın ayazını//
rüzgarların fısıltısıyla
içimde göç başlar
ele avuca sığmaz harflerim
Mutlu ve sağlıklı nice nice yıllar diliyorum sevgili Canan hanım.
Kaleminize ve yüreğinize sağlık… tebrik ederim severek okudum