Sen;
Aşk sandığın yalanları
Yüreğinde süzmeyle meşgulken,
Ben;
Hüznü,
Sabrı,
Sıradaki şarkıyı sana tuttum.
“Bugün hiç tadım tuzum yok yanımda sen olmayınca” dedi solist.
Alaycı bir tebessüm yerleşti yüzüme.
Anladım ki şarkılar da kandırıkçı.....
Eski bir hikaye diye başlasam da,
Seni anlatan her söze,
Gülüşün hükmeder yüreğime.
Bir türlü eskimeyensin içimde.
Ve ne zaman kafa tutsam bu düşüncelere,
Kalemin de bir onuru olmalı
Öyle herkes için dökülmemeli kağıda
Şiir olup dillere dolanmamalı...
Yaratılan canlıların içinde yalnızca SİNEK kalp taşımaz sanırdım...
Birde sen varmışsın.
YANILMIŞIM...!!!
Kabul...!!!
Bir gözün olabileceği en güzel kahve sende...
İşte bu sebepten;gözlerin aklıma düştükçe,
Belki özlemini bastırır diye, içim dışım hep kahve...
Şuracığa bir kahve bıraktım,gönlü yorgunlara.
Renk cümbüşü serptim masaya,yüreği kararmışlara.
Bir iskemle de tebessüme çektim ,
“Otur” dedim.
“Kahveler benden.
Eğer tüm gün dostlarımın yüzünde gezineceksen.”
Kadınız biz...!
Pek çok erkeğin gözündeki eksik eteğiz.
Şiddet gördüğü için utanan,örtbas etmek için “kapıya çarptım” yalanını söyleyeniz.
Ekonomik özgürlüğü olmadığı için ihanete boyun eğeniz.
Okuyup da ne olacaksın,kız kısmı okumaz” diye eve kapatılan,çocuk yaşta zorla sevmediği biriyle evlendirileniz.
Biz,mevcut iki ceketinden birini satıp sevdiğine çikolata alan Peyami Safa ile ;
Muazzez Akkaya'nın sevdası için soyadlarındaki bir harften vazgeçen Cemal Süreya ve Sezai Karakoç'un hikayelerini okuyarak geldik bu yaşa...
İyi biliriz SADAKAT'ı.
İyi biliriz VEFA'yı.
İyi biliriz İNAT'ı ve SEVDA'ya YALAN KATMAMAYI.
Sırf yalnızlığımı en iyi sen süslüyorsun diye katlanıyorum sana İstanbul.
Yoksa istedikleri kadar taşın toprağın için altın desinler.
Gramına tenezzül edersem namerdim.
Serbest vezin şiirlerin en güçlü ve en güzel kalemi,şairine saygı ve selamlarımı sunuyorum..