Vakit yokluğundan kalma kara kış;
Umudu sende tüketmiş, bir adım öteye gidememişim...
Gözlerimden boyasını akıttığın düşlerim sızıyor…
Ve ellerimden ihanete bulanmış ayak izlerin…
Her gece; bir CAN daha kendini asıyor pişmanlığın şahitliğinde
Ve her gün biraz daha tükeniyorsun yüreğimde,
Ne çok kalemler kırdım
Yakası açılmamış şiirler adına
Allah biliyor ya
Bir kırmızıyı yakıştırdım
Bir de seni sol yanıma
On altı yaşından beri kendi ayakları üzerinde duran biriyim ben. Hem okudum hem çalıştım, kimseye muhtaç olmadım, kimseden medet ummadım.
Çıkarım için kimseye güler yüz göstermedim, sahte samimiyet sergileyenlere de kilomla altın verseler bile yüz vermedim.
Küçük hataları hep görmezden geldim ama affedilmeyecek hataları da görmemezlikten gelmedim ve hatayı yapan kanım, canım dahi olsa affetmedim. Olaylara hep empati yaparak yaklaştım, kimseyi yargılamadım, kınamadım, rencide etmedim. “Beşer şaşar demişler mesele aynı hatayı ikinci kez yapmamaktadır “ dedim.
Doğru bir tanedir, sana göresi bana göresi olmaz prensibini benimsedim. Ukalalık, kendini beğenmişlik asla bana göre olmadı çünkü tevazu bir erdemdi.
Düşmedim mi,? Çok düştüm ama kendi çabamla kalktım, kimseye belli etmedim. Yaralarımı hep kendim tedavi ettim, kimseyi yara bandı olarak görmedim.
İnsanlara hep eşit mesafede durdum. Değer gördüğüm kadar değer verdim, değersiz hissettirenleri sildim. Evet zoruma giden, kanıma dokunan şeyler olmadı değil. Taştan değilim. Çok gözyaşı döktüm ama hep kalbime sığındım çünkü biliyordum ki dürüst, art niyetsiz, çıkarsız, yalansız, riyasız yüreğe sahip insanlar o kadar az ki onları bulup da değerini bilmemek, değer bilmeyenin suçu ve bu suçu işleyenler için yıpranmak kalbime haksızlık.
Kendi kimliğine yabancı insanların
Aşk üstüne oynadığı bahislerden baskın yiyor güven
Hiçbir tabela tarif etmiyor sadakati
Mecburen kendimize yol almayı öğreniyoruz
Yeryüzünde sekiz milyar insan olabilir...Bize varlığını hayatımızda hissettirecek insanlar lazım kurbanım..
Şapkadan tavşanı herkes çıkartır.
Hüzünden mutluluk çıkartabiliyor musun ondan haber ver....
Hayat gülmemiz için bizi hiç gıdıklamadı.
Esprileri hep kendimiz ürettik, zorlansak da gülmeye ahdettik.
Mesele hüzünden bile kahkaha çıkartmaktı.
Zira şapkadan tavşan çıkartmak artık sıradandı.....
İnsan hep kurduğu güzel cümlelere sebep sevilirmiş ya,
Ben senin suskunluğunu sevdim.
Varsın vaatler sermesin kırmızı halıların yollarıma,
Ben senin belirsizliğini sevdim.
Özlemin ne zaman başı boş hayatımın kapılarını aşındırsa,
Pişmanlık adına bir damla yaş bırakıyorum göz çukurlarıma.
Kavuşma ihtimalimizi içeren olasılıklara sığınıyorum.
Şah damarımda kokunu barındırdığımı kimse anlamıyor.
Muhtelif yerlerinden yaralansa da kalbim,
Senin için atmaya devam ediyor.
Serbest vezin şiirlerin en güçlü ve en güzel kalemi,şairine saygı ve selamlarımı sunuyorum..