İner bir zaman, yalnızlığı avuçlamış ellerine.
Sararmış kanaviçeleri okşar yorgun gözlerin.
Naftalin kokuları yarenlik eder kimsesizliğine.
İner bir zaman, epeydir çarpmayan yüreğine.
Kavruk cümleler yıldız tozuna bulanır, dolanır dillerine.
Kırık bir kayıkla yolcu edersin geçmişini,
Biz,mevcut iki ceketinden birini satıp sevdiğine çikolata alan Peyami Safa ile ;
Muazzez Akkaya'nın sevdası için soyadlarındaki bir harften vazgeçen Cemal Süreya ve Sezai Karakoç'un hikayelerini okuyarak geldik bu yaşa...
İyi biliriz SADAKAT'ı.
İyi biliriz VEFA'yı.
İyi biliriz İNAT'ı ve SEVDA'ya YALAN KATMAMAYI.
Hadi itiraf edin...!
Hemen hemen hepinizin paylaşım yapan o parmaklarını çıtır çıtır kırmak istediği birileri var....
Hüzün de baki değildir elbet.
Çıkar kapından,eşiğinden bile geçmemeye yemin verir.
_____Gün gelir,mutlu olasın gelir....
"büyük insanlar küçük şeylerle mutlu olanlardır" demişti ninem.
o gün bugündür
simidin susamı,
hiç tanımadığım birinin selamı,
bir çiçeğin yeni açan yaprağı,
beslediğim martının teşekkür çığlığı,
Sen öykümün en saçma yerinde çıkıp gelen PRENS gibiydin.
O yüzden bu masalı mutlu sonla bitiremedin.
köhnemiş binalardan,kaldırımsız sokaklardan geçtim de geldim sana
naftalin kokulu yalnızlığımı raflara kaldır diye
Sen bana fukara bir cümle ol ama ölene dek ol
Onu zenginleştirmezsem namert olayım
Varın yok üç harf bir kelime olsun ama dilinden olsun yüreğinden olsun
Onu çoğaltmazsam namert olayım
Sen şimdi o uzaklara güveniyorsun değil mi.?
Sana sunulan imkanlarla sevgi satın alabileceğini sanıyorsun.
Doğduğun şehirden daha soğuk bir coğrafyada,
Kültürü buz tutmuş süzgeç yürekli bedenlerde ısınabileceğini düşünüyorsun.
Donuk suretlerde esprilerimi aramayacak,
Sarının binbir tonu saçlarda kokumu unutacağını umuyorsun.
Serbest vezin şiirlerin en güçlü ve en güzel kalemi,şairine saygı ve selamlarımı sunuyorum..