“Gölgeden kalıp” mı; sokma içeri!
Umutlar kararır, bozma düzeni.
El diliyle sevme, gerçek seveni
“Tamu” ateşine düşü verdirir.
Faniden bekleme baki şeyleri,
O köşe başından dönme geriye
Nefsin tuzakları öylece bekler
Bırak artık kini, gururu, kibri
Elver son takatle ölümsüzlüğe.
İstesen de gerçek istemesen de
Arayanım…
Soranım olmaz avcı.
Sen tetiğe bas!
Saçmalar…
Yüreğimde toplansın.
Ve
Sensiz
Yalnızlık; uzun…
Bir o kadar da acı!
Erimez, çözülmez…
Ve kaybolmaz;
Aynada gece!
Yorgun gecenin kızıl sabahında
Gözler melül melül yolunu gözler
“An”, tipi borandır son baharında
Yollar kapansa da, yolunu gözler
Kalem erir gider yalnızlığında
Ufukları mı dar gelir,
Yoksa…
Ruh bedenine mi küsmüş?
Haber gelmeyince dosttan!
Kelâm…
Özünü, közden mi süzmüş?
Bir ben Sensiz ve sessiz
Bu ‘ben’ Senden değersiz
İşler uhrevi saat
Olacaktan habersiz
Şimdi geldiğim nokta
Âlemi…
Sende buldum efendim!
Bundan önce eyvah,
Ben ne der idim?
Ayan hakikatlere;
Kör ve sağır idim.
Gün; sensiz dönünce…
Akşamın kızıllığı; içime düşer.
Sonra…
Yalnızlık kaplar odamı.
Hayallerim; Yarına düşer.
Ruhum; meçhule sürüklenir…
İşte kalem, işte kâğıt…
Ustam,
Masayı nereden tutsam? ..
İşte bulut, işte rüzgâr…
Ustam,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!