Anlatamam
Sana bile Sevdamı
Hep içimde yaşarım
Düşmüşüm bir kere
O ateşe
Düşlerimde dahi kaçamam
Yosunlaşmış ve…
Eğreti kaldırımların üstünde
Kendinden bihaber gezen
Şaşkın adam!
Pek dumanlısın
Sigarayı çekişinden belli
Aramızdaki mesafe…
Musalla taşında;
İki rekâtlık namaz kadar!
Sonra…
Sessizliğin koşusu başlar;
Nefessiz kalır,
Sağken bulamadım aşkı soranı,
Göçer iken gördüm beni soranı.
Baharda kış buldum, yazda boranı,
Neyleyim gönül bu, sevdim yoranı.
Tuhaf bir kızıllık vurunca cama,
Ey sevgili!
Bir gül de, bitsin bu ayrılık
Artık kollarında erisin hayat
Ve nisan yağmurları
Aşkımın üstüne yağ!
Her dokunuşunla
Oluk, suyu başak kökünde yürüt
Dane vermiyorsa sapanı yürüt
Çobansan sürüyü kavalla yürüt
Nağmende aşk yoksa köpeği yürüt
Öz âşık değilse pınarı kurut
Soğuk rüzgârla
Öyle bir iniler ki,
Dağlar…
Benim gibi.
Ve
Hemen eteğine düşer
Yılları boşuna yordum
Aktı gitti sular gibi
Her rüyayı hayra yordum
Çarptı durdu gerçek gibi.
Herkes bir şey der halime
Onu kurşuni bir havada;
Islak bulutların ve yalnızlığıma ortak
Nisan yağmurları altında sevmiştim.
Buna üçayaklı sandalyem
Üstünde tek gül olan kırık bir masam
İzmaritleri nemlenmiş tenekeden kül tablam
Bugün de; sahilde yürümek…
Adalara karşı oturup;
Gün dönümünü seyretmek…
Gözlerinin ışıltısıyla;
Taze umutlara, kement atmak…
Ellerini tutarken;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!